Tess Gerritsen 'ın herhangi bir kitabına hangi hisle başlarsam başlayayım sonunda hep hayran olmuş olarak bulacağım kendimi. Sınırları zorlayan, acaba mı dedirten olağanüstü bir katil arıyoruz bu sefer bu kitabında. Ama dediğim gibi sınırları gerçekten zorluyoruz. Katilin gerçekten olup olmadığı ise biz okuyuculara kalıyor.
Bazı ayinsel işaretler, ters haç çizimleri, kırmızı boyayla yapılmış çember, uzuvları kesilmiş cesetler... bütün bunlar birilerine mesaj mı, alıcısı kim? Katil kime ulaşmak istiyor gibi bir çok sorular soracaksınız okurken. Bu gizemlerin peşine düşen ve yıllardır da peşinde oldukları şeyi açığa çıkarmaya uğraşan Anthony Sansone liderliğindeki grup; Mefisto kulübü var. İblisleri, kötü ruhları, şeytanı araştıran bir kulüp.
Saul ailesinin yıllar önce biter hafta arayla ölmesine dayanan bir geçmiş hikaye daha bu kitapta karşımıza çıkıyor. Lily Saul ailenin kızları. O yaz kuzeni Dominic, Saul ailesini ziyarete geliyor. Önce kardeşi Teddy balık tutmaya gittiğinde ölüyor. Bir hafta sonra annesi merdivenlerden kayarak ölüyor ve onu takip eden hafta sonrasında babası intihar ediyor. Bütün bunlar tesadüf değil!
Günümüzde ise olaylar Sarah, Lori-Ann ve polis memuru Eve Kassovitz'in aynı cinayet şekilleriyle öldürülmesiyle başlıyor. Otopsi uzmanı Dr. Maura Isles'ın kapısına da aynı işaretlerin çizimleriyle, hemde Peder Daniel Brophy'le beraber vakit geçirdiği gece çizilen Lucifer Gözü ve haç çizimleriyle gergin bir hal alıyor.
Katil kim ,ölü mü ruhani bir varlık mı, geri döner mi?
Mefisto kulübü, insanın aklını zorlayan,biraz tedirgin eden bir romandı ama yine de okunmaya değerdi...