Fatihin Deruni Tarihi

Mehemmed Bin Murad Han El Muzaffer Daima

Nezihe Araz

Mehemmed Bin Murad Han El Muzaffer Daima Posts

You can find Mehemmed Bin Murad Han El Muzaffer Daima books, Mehemmed Bin Murad Han El Muzaffer Daima quotes and quotes, Mehemmed Bin Murad Han El Muzaffer Daima authors, Mehemmed Bin Murad Han El Muzaffer Daima reviews and reviews on 1000Kitap.
“Fatih Sultan Mehmet, İskender’le kendi yazgısı arasındaki ortak noktaları çok iyi saptamıştı. İskender, ‘uluhiyet’ ile (ilahlık), ‘insaniyet’ arasında kurulması istenilen uyumlu dengeyi kuramadı. Büyüklüklere, yüceliklere kapıldı. Fatih ise bunu gördüğü kadar, bu hatalı yola sapmak istemedi.”
Sayfa 176 - Dünya YayıncılıkKitabı okudu
“Dünya Tarihleri elbette kılıcını Fatih kadar ustalıkla kullanan başka komutanlardan da söz edecektir. Ama.. Kılıcını kullandığı kadar güçlü bir irfanla(sezgi ve görgüden doğan ruh ve bilinç uyanıklığı ile) donanmış kaç hükümdar tanıyor tarihler?”
Sayfa 100 - Dünya YayıncılıkKitabı okudu
Reklam
N.Yorga’nın dediği gibi: “Fatih’in kararlı çehresinde daldığı derin düşüncelerin ifadesi olan bir çift hüzünlü göz parlıyordu.” Bununla birlikte o, hiçbir zaman XII.Şarl ya da Napolyon Bonapart’ın istediği kadar, büyük, insanı aşan bir hayal ve fanteziye sahip olmak isteminde de değildi.
Sayfa 60 - Dünya YayıncılıkKitabı okudu
El Muzaffer Daima!
Fatih, yeryüzünün en büyük Müslüman-Türk hükümdarı sıfatı ile ve bütün maddi ve manevi zaferlerinin kazandırdığı imtiyazla, devlet ve milleti namına fermanlarının altına tuğla bağlarken imzasını "Mehemmed bin Murad Hân El Muzaffer Daima" diye atardı. Burada taziz ettiği yine kendi şahsı değil daima muzaffer görmek istediği devlet ve milleti idi.
İslam'ın Aslanı Hz. Ali
Bir muharebede, öldürmek üzere altına aldığı bir düşman askeri, hiçbir şey yapamayacağını anlayınca Hz. Ali'nin yüzüne tükürmüştü. O anda, Hz. Ali'nin havaya kalkmış kılıçlı kolu boşlukta kaldı, sonra yavaş yavaş yanına doğru indi, düşmanının üzerinden kalkarak: "Artık seni öldüremem." dedi. Tarihlerin ittifakla teyit ettikleri bu vaka üzerinde ehemmiyetle durup düşünmek lâzımdır! Hz. Ali'nin, Büyük bir şaşkınlıkla hâlâ yerde yatmakta olan zavallım muharibe verdiği izahat bütün bir müslümanlığın ne olduğunu iki cümle ile beyana yetecek kadar mühimdir: "Artık seni öldüremem, zira seni ben, fisebilillâh cihad yolunda öldürüyordum, yüzüme tükürerek bana hakaret ettin, şimdi seni öldürsem kendim için öldürmüş olacağım, bunu yapamam, seni azad ediyorum!" Azatlı münkirin o anda müslüman olmasına sebep olan bu söz, prensip davasının bizzat yaşayarak nasıl müdafaa edildiğinin çok canlı bir ifadesinden başka bir şey değildir.
Akşemseddin
"Benim bu zata hürmetim ihtiyarsızdır. Diğer şeyhler benim yanıma geldikçe elleri titrer. Benim de Akşemseddin'i görünce ellerim titrer." Böyle söylemekte haklıydı; çünkü Akşemseddin ile arasındaki münasebet müstesna bir muhabbeti ve sadece fikrini esaslar üzerine kurulmamıştı. Onları kısaca bir hoca-talebi olarak nazarı itibare almak yanlış olmasa bile çok eksik olur. Burada doğru olan mürşid-mürid tabirlerini kullanmaktadır. Meseleyi böyle ele almanın, başka münasebetlerden çok farklı ve onlarla mukayese edilmeyecek hususiyetleri vardır. Çünkü, mürşid dediğimiz dini ve mistik karakterli mürebbî ana,baba,muallim gibi, bir insanın yetişmesine tesir eden kimselerin hiçbirine benzemez. O, bunların "cümlesinin yekûnuna ve ilâveten bambakşa elemanlara muadildir."
Reklam
17 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.