Mekke Resullerin Yolu

Ali Ünal

Mekke Resullerin Yolu Quotes

You can find Mekke Resullerin Yolu quotes, Mekke Resullerin Yolu book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
İnsan yüzyıllardır bu kuralları kendisi koyamamıştır; koymasıda mümkün değildir. Çünkü, bir kez <<insan zalimdir, cahildir. (Ahzab:72); hırslıdır, doyumsuzdur. (Mearic:19); nankördür ve alabildiğine haksızlığa düşkündür. (İbrahim:34); kendisini müstağni gördü mü azar, asileşir. (Alak/6-7). Bu nitelikleri yüzünden, insan ne zaman fırsat bulsan hemen hemen cinsleri üzerinde <<rabb>>leşmeğe kalkar ve sosyal adaletin ilkelerini unutuverir ve daima, <<hak güçlünündür>> anlayışı en önemli ilke haline gelir.
Şirk’in insanı değerlendirmesiyle Tevhid’in değerlendirmesi oldukça farklıdır, birbirine taban tabana zıttır. Şirk’in, gözünde şerefli insan güçlü insandır, zengin insandır, yüksek dünyevi makamlar sahibi olan insandır, fiziki açıdan güçlü ve düzgün yapılı insandır. Halbuki, bu tür niteliklerin Tevhid nazarında değeri yoktur. “Giydirilmiş odunlar” deyimini kullanır Tevhid bu gibileri için. Tevhid'in gözünde önce insan olmak bakımından çobanla hükümdar aynıdır; köleyle efendi arasında fark yoktur; en zengin insanın en yoksul insandan bir gömlek olsun üstünlüğünden söz edilemez. İnsan olmak bakımından tüm insanlar Allah'ın karşısında bir tarağın dişleri gibi eşittirler; Şirk'in ayırdığı gibi, ırk ve renk ayrımına da en küçük bir prim vermez Tevhid. İnsanın üstünlüğü ancak insanlığındadır; Tevhide imanı veya imansızlığındadır; iman ve amelindeki derecesindedir. Bu bakımdan, hiçbir güçlü, servet, mülk ve oğullar sahibi, fizik olarak düzgün ve birtakım insanların gözünde değerli görünen kişi veya kişilerin işçiler, çiftçiler, çobanlar, zayıflar, yoksullar ve şu veya bu ırktan ve renkten insanlar üzerinde Rabbleşme hakları yoktur. Böyle olduğu için Şirk’in elebaşıları Tevhid’e inanmaya yanaşmamışlardır ve daima karşı durmuşlardır.
Sayfa 195Kitabı okudu
Reklam
<<... Hayır, sizin veliniz, yardımcınız Allah'tır; O yardım edenlerin en hayırlısıdır.>> (Al-i İmran/150)(6)
Musa (aleyhisselam) doğruca Firavun'a, Haman'a ve adamlarına yönelmiştir; İbrahim (aleyhisselam) yeryüzünde rabblik taslayan Nemruťa yönelmiştir; Nuh, Hûd, Lût; Şuayb ve Salih (aleyhimusselam) karşılarına kavimlerinin ileri gelen bozguncularını, inatçı zorbalarını almışlardır; veya sahip oldukları tüm güçleri seferber ederek bunlar Tevhid'in karşısına çıkmıştır. Resûl-i Ekrem'in karşısında duranlar da Mekke oligarşisini oluşturan tağutlardan başkası değildi. Ebu Leheb, Ebu Süfyan, Ebu Cehil, Ahnes bin Şerik, Ümeyye bin Halef gibi tüm müşrik tağutlar istisnasız servet sahibi, mal sahibi, köleler sahibiydiler; heva ve heveslerini, dünyalarını ilâh edinerek insanlar üzerinde rabbleşmişlerdi. Resul'ün getirdiği Tevhid'in ve bu Tevhid'in “Allah'tan başka ibadet edilecek yoktur, Allah'tan başka büyük yoktur” temel ilkesinin ne anlama geldiğini çok iyi biliyorlar ve tüm güçlerini seferber ederek Allah'ın Dini'nin yayılmasının önüne set çekiyorlardı. Ama resûl tebliğini kafa çatlatırcasına yapıyor, onların gerçek kimliklerini olanca çıplaklığıyla gözler önüne seriyor ve acı sonlarını hiç çekinmeden yüzlerine haykırıyordu.
Sayfa 145Kitabı okudu
...Miracın en yararlı biçimde gerçekleşebileceği zaman da gündüzden çok gecedir. Çünkü gündüz geçim zamanıdır, insan zihnini her türlü dert ve düşüncelerin kapladığı zamandır; ama gece, herkesin uykuya vardığı, gündüzün sıkıntılarının batan güneşle birlikte karanlığa gömüldüğü ve zihnin her türlü endişelerden arındığı bir zamandır.
Yeryüzünde tegallüb ederek yani herşeye egemen görünerek, insanlar üzerinde rabbleşerek gezip durmaları Resûlü aldatmıyordu. Onlardan önce Nuh kavmi vardı yeryüzünde. Allah onlara da nimetler vermiş, ama şükretmeyi unuttukları zaman kendilerine Nuh'u (aleyhisselam) göndermişti. Ne var ki, bin seneye varan tebliği süresince çok az kişi inanmıştı Nuh'a. Ve Allah insanların halâ konuştuğu bir tufanla yok etmişti kafirleri. Artık bir efsane olarak anılır olmuşlardı insanların dillerinde. 'Allah göğe “suyunu indir” deyince yere inen sular boğmuştu tağutları ve peşlerinden gidenleri; onları güçleri kurtarmıştı, ne malları, ne çocukları, ne de adamlarının çokluğu. Sonra Allah, göğe “dur” demiş, yere de “suyunu çek” diye emredince her şey eski haline dönmüştü. (A'râf, 7/59-64; Hûd, 11/25-48; Şuara, 26/105-122; Nuh, 71/1-28)
Sayfa 145Kitabı okudu
Reklam
123 öğeden 101 ile 110 arasındakiler gösteriliyor.