Dünyanın her zamankinden daha hızlı döndüğü zamanlar vardır. Değişen dünya düzenine karşı değişmeyen değerlerin arayışında olan ve bu değerler üzerine bir bilinç inşa etme gayretine sahip biri olarak tanıdım Muhammed Esedi. ''Mekkeye Giden Yol'' adlı kıymetli hatıratı yıllardır kitaplığımın en üst rafında kadim ve müşfik bir dost gibi zihnimdeki kaosu selamlamaya devam ediyor.Muhammed Esed hatıratını susuzluk, yolun başlangıcı, rüzgarlar,sesler,rüyalar gibi bölümlere ayırmış. İnsan yayınları tarafından Cahit Koytak çevirisiyle basılması kitabın şiirselliğini koruması bakımından kayda değer. Müslüman dünyanın her türlü tecrübesine elimizdeki eşsiz kaynaklardan ve mümkünse seyahatlere çıkarak eğilmenin hayati önemde olduğunu hatırlatıyor her seferinde. Çok iyi bir seyahatname, biyografi ve roman tadında bir kitap.Müslüman siyasi varlığının çözülme sürecinde olduğu, hilafetin kaldırıldığı ve İslam dünyasının paramparça olduğu bir süreçte Arabistan’daki kabileler arasından detayları çok iyi gören ve değerlendiren bir anlatıya dayanıyor.
Yazarın entelektüel birikimin yanında kitaptaki edebi incelik, üslupta ve tasvirlerde kendini ortaya çıkarıyor. Muhammed Esed doğu batı kültürünü, islam ve ehl-i kitaba bakışını, semavi dinler arasındaki farkları , islam dünyasının iç yüzünü ve batı'ya karşı direniş destanını eşsiz edebi dilini kullanarak anlatıyor. hepimizin içsel gerçekliğine dokunarak eleştirilere uğrayıp yalnızlaşmak pahasına müslüman düşüncenin yeniden dirilişine katkı sunuyor.
Leopold Weis) Ortadoğu'ya yaptığı yolculuğu birinci ağızdan okuyoruz. Bizim coğrafyamızı, bizden başka birinin gözünden inceliyoruz. Onun gözünden kendi coğrafyamızı, kendi insanımızı yeniden keşfediyoruz ve kendi inançlarımızı. Ayrıca bir çok konuda yazarın tecrübe ve gözlemlerinden zengin bir bilgi birikimi ile karşılaşıyoruz.
Kızıl kum denizlerinde mükemmel bir yolculuk. Ufkumu genişleten bir başyapıt.
