1917, Barselona.David Martín kitap okumak, hikâyeler anlatmak ve yazmakla oldukça ilgilenen 17 yaşında bir gençtir.Endüstri’nin Sesi Gazetesi’nde çalışmaktadır ve bir gün editörün ona gazetenin polisiye bölümünde yazma şansı vermesiyle hayatı bambaşka bir yöne kayar.
Bir gün David’e bir zarf gelir, gazetede yazdığı ilginç ve gotik yazılar Andreas Corelli adlı bir editör tarafından ilgi çekici bulunmuştur ve bunu takip eden süreçte de o editörden enteresan bir teklif alır, bir din yaratması ve bunun kitabını yazması teklifi.
Yeni taşınmış olduğu kuleli evde, gizemli editör Andreas Corelli’nin teklifini kabul etmiş olduğundan yoğun bir araştırma ve yazma batağına düşen David, bir yandan da taşınmış olduğu evin eski sahibi ve evdeki, kapısı daima kilitli olan bir oda ile ilgili hiç ummadığı bir başka batağa düşecektir.
Yine güzeldi ama fazla açık uçlu bitti, açıklanmamış ve cevaplanmamış sorularla kalakaldım.Yine de verdiği okuma zevki bambaşkaydı.Neyse ki ikinci kitapla ilgili bu konuda uyarılmıştım o yüzden beklentimi düşürmüyorum.Unutulmuş Kitaplar Mezarlığı’nı ve Sempere ailesinin geçmişini bu kitapta da görmek ve tanık olmak çok hoştu.