Tasavvuf büyükleri XIII. yüzyılda büyük oranda Türkleşmiş ve İslâmlaşmış ve Moğol baskısı ile zor durumda olan Anadolu halkına, saadet yolunu gösterdiler. Bu noktada bilhassa Yunus Emre, Mevlana Celaleddin-i Rumi ve Hacı Bektaş-ı Veli gibi gönül mimarlarının halka verdiği şevk, ümit ve teselli çok önemlidir.
Muhtemelen XVIII. Yüzyılın başlarında III. Ahmed döneminde yazılmış olan Menakıb-ı Şeyh Sananî’nin müstensihi ve nâzımı belli değildir. Necib mahlasıyla şiirler yazan III. Ahmed, Lâle Devri’nde bilim ve sanat insanlarını kollayıp gözeten özellikle Nâbî hayranı bir şahsiyetti. Onun döneminde bilim ve sanat hız kesmeden devam etmiştir.
Menâkıb-ı Şeyh Sananî, Doğu Anadolu’da musannifi belli olmayan bir halk hikâyesi olarak da yaşamaktadır. Bazı araştırmacılar, Menâkıb-ı Şeyh Sananî’nin halk arasında çok sevilen meşhur Sarı Gelin adlı Erzurum türküsüne de kaynaklık edilebileceğini belirtirler.
Mesnevi nazım şekliyle kaleme alınan ve dört yüz yetmiş yedi beyitlik bu eserde, San’ân adlı ünlü bir şeyhin hayat hikâyesi nazmedilmiştir. Bu hikâyede İslâmiyet’le Hıristiyanlığın karşılaştırılıp İslâm üstünlüğ