Mesleklerin kökenini hep merak ettim. Bu merakımı gideren bir kitap olmasa da bazı bilgiler ilginçti. Pek bir şey katan bir kitap olmadığını söyleyebilirim. Aldığım notlar aşağıdadır.
Ziggurat, Babillilerin kulesiymiş. İlk cam şişeler milattan önce 1250 yılında eritilmiş kumdan yapılmış. Milattan sonra 100'lerde Çinliler, bambu ağacından ilk kez kağıt yapmışlar. Katakomp, Romalıların yeraltı mezarlarıymış. İlk çatal İngiltere'de 1608'de kullanılmıştır. Hz Üzeyir'in mesleğine hammar (şarapçı) demiş. 17. yüzyılda İstanbul'da çalışmak için bir iş yeri bulamayanlar İstanbul'a sokulmazdı. Ahi, kardeş demekmiş. Müteferrika(hizmetli). Şakirt(çırak). Muamma(bilmece).
Karolenj döneminde insanlara yeni bir zaman simgesi yol gösteriyordu Çan. Batı dillerinde ''çan'' anlamına gelen sözcükler ve nesnenin kendisi Kelt kökenliydi ve onlardan Franklara geçmişti. Bugün İngilizcede saat anlamına gelen clock sözcüğünün kökeni, Ortaçağ Felemenkçesindeki ve Almancadaki glocke sözcüğü olup ''çan'' demektir. El çanı, din adamlarına günlük dua saatlerini duyururken, çan kulesiyse halkı kilisede âyine çağırıyordu. O dönemde saat olarak kullanılacak gerecin, saat başlarında çan çalması gerektiği düşünülüyordu. Okuma yazması kıt olan bir toplum, günün neresinde olduğunu, saatin sayısı kadar vuran çan seslerini sayarak daha kolay belirleyebiliyor, ayrıca çanın sesi gözün görebileceğinden daha uzak yerlerden de algılanabiliyordu.
Hipermetropluk gözlük aracılığıyla optik açıdan ilk olarak 1280'lerde Yukarı İtalya'da düzeltilmiştir, miyopluk ise içbükey merceklerin işlenmesi daha güç olduğundan ancak 16. yüzyıl sonlarında düzeltilebilmiştir.
Görmenin gözlük aracılığıyla optik açıdan düzeltilmesi, ilk olarak 1280'lerde Yukarı İtalya'da uygulanmıştır. Hollanda'da bir gözlük yapımcısı (olasılıkla Hans Lippershey), 1590'da ilk dürbünü (tubi optici) hazırlamıştı. Alman astronom Johannes Kepler iki dışbükey cam aracılığıyla nesneleri daha net ve daha büyük, ama ters görüntüyle elde edileceği bulgusunu ilk olarak yetkinleştirmiştir. Böylece yalnızca ilk astronomik teleskopu yaratmakla kalmamış, yeni bir bilimi de temellendirmiştir. Kepler bu konuda ''Dioptrik'' ( mercekler aracılığıyla ışığın kırılması bilimi) kavramını da ortaya atmıştır.
Gözlüğün öncüsü olarak 13. yüzyıl Avrupa manastırlarında büyüteç görevi görmek üzere kullanılan ilk '' okuma taşları'' yaşlı rahiplerin presbitlik sorununa çözüm olmuştur.
Bizans döneminde fırıncıların kendi pişirdikleri ekmeği satmaları yasaktı ve bu işle menkipeia denen ekmek satıcıları uğraşırdı. Bizans'ta hasbuğday unundan yapılan kepeksiz katharos artos (temiz ekmek) zenginler tarafından tüketilirken, geniş halk yığınları kaba buğday unundan meses artos, düşük gelirliler riparos (kirli ekmek), hidatos ( kaba ekmek) ya da kibaroi/kibaritai (adi ekmek) gibi adlar verilen kaba buğday ve arpa unundan yapılmış ekmek yiyor, yoksullaraysa en düşük kalitede olup ne unu belli olmayan ve olasılıkla arpa ile çavdar karışımı bir undan yapılan tis ptohias ( yoksul ekmeği) ya da piterata denilen ekmek parasız dağıtılıyordu.
Yunan toplumu eskiçağda iki sınıfa ayrılmıştı. Bir yanda filozofları, matematikçileri, devlet adamlarını, şair ve heykelcileri kapsayan küçük bir "efendi" sınıfı; öte yanda el becerisi ve alın terine dayanan üretim ve diğer pratik işleri yüklenmiş olan geniş bir "köle" sınıfi. El emeği köle ile, zihinsel emekse efendi ile özdeşleşmişti. "Efendiler" yalnızca politika, felsefe, hitabet ve güzel sanatlarla uğraşmayı değerli sayıyor; bedensel ve pratik uygulamalarıysa aşağılık işler arasında görüyorlardi. Bu nedenle Yunan-Roma kültür dünyasında temelde kölelerce gerçekleştirilen el işi (Yun. banausia) hakir görülüp fazla değer verilmemiştir. Yabancılar ve köleler el işi ile uğraşırlarken yerli insanlar eğitim uğraşına yönelmişlerdi.