İ’lem Eyyühe’l-Aziz!
Tohum olacak bir habbenin kalbi, yani içi delindiği zaman, elbette sümbüllenip neşv ü nema bulamaz, ölür gider. Kezalik, ene ile tabir edilen enaniyet’in kalbi “Allah Allah” zikrinin şua ve hararetiyle yanıp delinirse, büyüyüp gafletle firavunlaşamaz ve Hâlık-ı Semavat ve Arz’a isyan edemez. O zikr-i İlâhî sayesinde ene mahvolur.
İşte Nakşibendîler zikir hususunda ittihaz ettikleri zikr-i hafî sayesinde kalbin fethiyle, ene ve enaniyet mikrobunu öldürmeye ve şeytanın emirberi olan nefs-i emmarenin başını kırmaya muvaffak olmuşlardır. Kezalik, Kadirîler de zikr-i cehrî sayesinde tabiat tağutlarını târümâr etmişlerdir.