“Herkesin hissettiği, çoğu zaman yüzleşemediği, genelde dile getirmekten imtina ettiği gerçeği, bazen de gölgesini okudunuz”
Bu sözler kitabın son cümlesi. Diyor ya; bazende gerçeğin gölgesini okudunuz. Katılmıyorum, kitabın ayrı ayrı birçok doğrudan bahsetmiş olması, gerçeği anlattığı anlamına gelmiyor. Bu kitap bize sadece gerçeğin bir gölgesini okutuyor. Gölge nedir? Silüettir, birinin varlığının işaretidir. Gerek Metestaz, gerekse. Cendere bize sadece gölgeleri, silüetleri gösteriyor. Bu gölgelerin ve silüetlerin sahiplerini hala bilerek göstermiyor. Bu sebeple bir birinden bağımsız bir çok doğru bilgi, olgu ve ve olay anlatılsa da her iki kitap da, tuhaf bir paradoksun içinde dönüp duruyor kitap. Bir gün bütün doğruları, bütün çıplaklığıyla anlatabileceklerin çıkacağı şeffaf, aydınlık günlerin gelmesini umut ediyorum.