"Biz gittik kalanlar sağ olsun.
Doğan,eninde sonunda ölür.
Gök kubbede oturanlar iyi bilir,
Damdan bir taş atıldı mı, düşer.
Hırsı bırak , kendini bos yere harcama
Bu toprak altında çırak da bir ,usta da
Hiç naz etme a güzel,
Bu mezarda ne Şirinler var,ne Şirinler.
Ferhat gibi yok olup gittiler .
Direği yelden yapı,a güzel,
Dayansa dayansa ne kadar dayanır?
Kötü idiysek,geçtik gittik,kotulugumuzle,
İyi idiysek, hayırla anın bizi.
Zamanın tek eri olsan bile,
Bir gün gidersin sen de tek tek gidenler gibi."
"Soru da bilgiden doğar, cevap da;
Diken de toprakla sudan biter, gül de.
Sapıklık da bilgiden olur, doğru yolu buluş da;
Acı da rutubetten hasıl olur, tatlı da."
Mevlana için, insan ister müslüman olsun ister hristiyan, ister dinsiz, ister erkek, ister kadın, ister siyah, ister beyaz, ister sarı ırktan olsun, eğer ortak payda "İnsan" ise, herkes O'nun gözünde hep aynı bedenin damarlarıdır
Mevlana der ki:
"Dostun sana düşmanlık eder,
Haset ve kinini dışarı vurursa
Senden yüz çevirdi diye feryat etme.
Kendini ahmak ve bilgisiz hale düşürme.
Allah'a şükret, yoksullara ekmek ver ki
O'nun çuvalında eskimedin,yıpranmadın.
Ebedi dostun Allah'tır."
"Faniye olan aşk ebedi değildir.
Çünkü insan bu düzenin hükmüne,
Ebedilige uygun değildir."
"Her an gönüle feyizler veren,
Goncadan daha taze olan,
Gözün ve ruhun safasi olan
İlahi aşk bakidir".
Harcanan zaman, harcanacak zamanın hayalleri ile süslense de, biriktirilmesi, nefes kesesine bir ek olarak konulması mümkün değildir. Belki gelecek, iyi kullanılabilir diye yorumlayabileceğimiz bir kuruntu ya da düş olabilir.
Mevlana’ya göre, yalnız akıl ile insan Allah’a ulaşamaz; yarı yolda kalır. Bu görüşünü şöyle
anlatır:
“İnsan ile Allah arası bir deniz mesafesi ise;
Akıl bu denizde bir yüzücü, aşk ise bir gemidir.
Yüzmek güzeldir ama uzun bir yolculuk için yeterli değildir.
İnsan yüzerken yorulabilir, boğulabilir.
Ama gemiye binen hedefine ulaşır.”