Mezopotamya mitleri en eski mitler olarak bilinirler ve bölgede bulunan tabletler vasıtasıyla hikâyelere ulaşılabilmiştir. Maalesef tabletlerin hepsine ulaşılması mümkün olmadığı için hikâyelerde kopukluklar meydana gelmiş. Ayrıca Sümer ve Babil hikâyelerinde farklılıklar da mevcuttur. Bu sebeplerden dolayı Mezopotamya mitolojisini ele alan kitapların üslubu önem arz ediyor.
Okuduğum mitoloji kitapları arasında en anlaşılır tarzda yapılmış olan çalışmadır diyebilirim. Yazar evvela mitlerin keşfedilme serüvenini anlatmış daha sonra mit hikâyelerine geçmiş. Hikâyeleri de direkt vermek yerine yine kendi diliyle aktarım sağlamış. Bu da hikâyelerdeki kopukluklukların anlaşılmasını sağlıyor.
Beni rahatsız tek husus, çeviride "Bible" kelimesinin "İncil" şeklinde çevrilmesi. Maalesef Dinler Tarihi bilgisi olmayanlar "Bible" kelimesinin "Kutsal Kitap"ı ifade ettiğini gözden kaçırıyorlar. Kitap içerisinde bu durum ekstra göze batıyor çünkü mitlerin İncil ile ortak noktalarının tespitinden bahsedilirken Eski Ahit'le karşılaştırma yapıldığı söyleniyor. Mitlerle benzerlik kurulan kutsal kitap Tevrat'tır ancak burada İncil ön plandaymış gibi bir algı oluşturuyor. Okurken bu hususa dikkat etmek gerek.
Mitolojiye ilgi duyanların da okuyabileceği bir eser olduğu için herkese tavsiye ederim.
Mezopotamya tarihi boyunca kötü ruh kovucuları ile kahinler önemli rol oynamışlardır ve Babilli kahinlerin yetenekleri tüm antik dünyaya nam salmıştır.
Tanrılara ibadet edilen tapınaklar, düzenini tam olarak bilemediğimiz bir papaz hiyerarşisi tarafından yönetilir. [...] Bu papazlık sisteminin babadan oğula geçen bir hizmet olduğunu bilmekteyiz.
Enlil, Anu'nun oğlu, daha sonra babasının yerini almıştı ve tanrıların kralı olmuştur. İnsanların ve tanrıların kaderlerinin yazıldığı Kader Tabletleri Enlil'e aittir.