Tanrı'nın dünyanın içine yerleştirdiği şeyler, yazılmış sözcüklerdir; ve Adem hayvanlara ilk adlarını verdiği zaman, bu gözle görülebilir ve sessiz işaretleri okumaktan başka bir şey yapmamıştır; çünkü Yasa insanların hafızasına değil, Levhalara emanet edilmiştir.
Tanrı'yı öldürdüğünü ilan eden, böylece dilini, düşüncesini, gülüşünü artık ölmüş olan Tanrı'nın yerine yerleştiren sonuncu insan, Tanrı'yı öldürdüğü için, kendi sonluluğu hakkında yine kendisi yanıt vermek zorundadır.
Ne dünyayı ne de onun temsillerini yaratabilme gücüne sahip olan insanın yapabildiği tek şey, doğadaki *şeylerin* özüne Tanrı tarafından adeta mühürlenmiş olan anlamı kelimelerin içine taşıyarak açığa çıkarmak için uzlaşımsal olarak birtakım işaretler icat etmek ve söz konusu işaretleri belirli bir düzen içerisinde bir araya getirmekle oluşan dili ortaya çıkarmaktan ibarettir.
Ben, devletin kendi işlerliğini olanaklı kılan çok sayıda iktidar ilişkisinin kodlanmasından meydana geldiğini, devrimin ise aynı ilişkilerin değişik türde bir kodlanması olduğunu söyleyeceğim.