Yani: Güneş ve Arş gibi büyük cirmler, haşmet lisanıyla "yâ Celil, yâ Kebir, yâ Azîm" dedikleri vakit; sinek ve semek gibi o küçücük zîhayatlar dahi rahmet lisanıyla "yâ Cemil, yâ Rahîm, yâ Kerim" diyerek o musika-i kübraya latif nağamatlarını katıyorlar, tatlılaştırıyorlar.