Sözler ve Alıntılar
1917 yılında, Vladimir İliç Lenin, Rus Devrimi sonucunda, Komünizmi iktidara getirdiği zaman, Stalin, onun teğmenlerinden biriydi. Lenin’in ölümünden sonra Stalin, bu kocaman yeni ülkeyi yönetimi altına aldı ve acımasızca yönetmeye başladı. Bunun için, Lenin’in zamanından kalma korku yöntemini kullanıyordu. Kimse, onun, Gulag denen mahkum kamplarından, idam mangalarından ve casuslarından kurtulamazdı.
“Ne Sovyetler Birliği ne de Amerika Birleşik Devletleri, kendi düşüncelerini zorla kabul ettirebilirler. İnsanları baskı altında tutmak, zorlamak, rüşvetle oyalamak, kırıp dökmek ancak bir süre için söz konusu olabilir. ”
Mihail Gorbaçov “Perestroika ”
Köylülerin küçük tarlaları, aletleri ve hayvanları, ellerinden alındı. Topraklar, “kolektif” adı verilen büyük çiftliklere bölündü ve köylüler buralarda çalışmak zorunda kaldılar. Bu kolektiflerden elde edilen üretimin bir kısmını, devletin belirlediği fiyatlarla Komünist Devlet’e satmak zorundaydılar. Kalanı ise, köylüler kendi aralarında bölüşüyorlardı.
Birçok köylü, kolektiflerden nefret ediyordu. Oralarda çalışmayı kabul etmediler; hayvanlarını devlete vermektense, öldürmeyi yeğlediler. Bu plana en büyük tehdit, kulaklar denen, daha varlıklı çiftçilerden geldi. O zaman Stalin, onlardan kurtulmaya karar verdi: Tüm bir sosyal sınıfı yok etmek istiyordu. 1928’den itibaren, Gulag hapishanelerini yüzbinlerce çiftçi ve köylü doldurmaya başladı. Bu insanlar orada çalışıyorlar ve ölüyorlardı. Bu rakam, kısa sürede milyonlara yükseldi.
“Biz dine, materyalist olmadığı ve bilime ters düştüğü için tavır koyuyoruz ve bunu saklamıyoruz. Ama bu, inançlı kişinin ruhsal dünyasına saygısızlık etmemizi gerektirmez. ”
Mihail Gorbuçov, Haziran 1988'de Purti toplantısında konuşurken.