Mimarlık: Bir Entelektüel Enerji Alanı

Hülya Yürekli

Mimarlık: Bir Entelektüel Enerji Alanı Posts

You can find Mimarlık: Bir Entelektüel Enerji Alanı books, Mimarlık: Bir Entelektüel Enerji Alanı quotes and quotes, Mimarlık: Bir Entelektüel Enerji Alanı authors, Mimarlık: Bir Entelektüel Enerji Alanı reviews and reviews on 1000Kitap.
Stanislaw Ulam'ın savunduğu 'meta-düzey', kendi düşünceleri üzerinde düşünmek, yine, kendi düşünceleri hakkındaki kendi düşünceleri üzerinde düşünmek, ve yine kendi düşünceleri hakkındaki kendi düşünceleri hakkındaki kendi düşünceleri üzerinde düşünmek...tir. Bizce 'akılcılık' budur. Bir insan, aklını kullandığı ölçüde daha meta-düzey'lerde kendini rahat hisseder. (Hofstadter,1995)
İnsan ile ilkel hayvanın farkı, insanın repetitiv eylemlerinin farkına vararak sıkılması, ilkel hayvanların ise bunu yapamamasıdır. İnsanlar kısır döngülere kapılmaz, bunların anlamsızlığını çabucak kavrar ve kendini böyle sistemlerin dışına atar. İnsanın bu yeteneği -çizilen çerçevenin içinde kalmak veya dışına atlayabilmek yeteneği- yaptığı işin obje düzeyinden daha ileri bir farkındalık gerektirir, ki bu da kendi eyleminin farkında olmaktır. Bilinçli kafa yapısı, kendi üzerine yansıyabilen ve kendi performansını eleştirebilen kafa yapısıdır. (Hofstadter,1995)
Reklam
Zaten, insan beyninin önemli özelliği, kendini izlemesidir. Bu özellik beyne ileri derecede otokontrol ve açık-uçluluk sağlar. Kendini izleme -günümüz postmodern ortamında- bilinçlilik için yaşamsal önemdedir. Kendini izleme özelliği yaratıcılık açısından çok önemlidir, çünkü insanın bilinçsiz alışkanlıklara kapılmasını önler. (Hofstadter, 1995)
Mimarlık her yeni çalışmada yeni bir koşullar takımı ile karşı karşıya kalınılan , dolayısıyla, her seferinde işlev-biçim-teknik üçlüsü ile yeni, entelektüel bir hesaplaşmanın gündeme geldiği bir değişik alandır, yoksa bilinen denenmiş çözümlerin o yer için optimizasyonu değildir. Mimarlık yeri ve yaşantıyı geliştirme amacını taşır. Satranç gibi belli kurallarla değişmeyen bir tahtada oynanan bir oyun değildir ki, belli bilgilerle yapılabilsin. Mimarlık ideallerin yönlendirdiği görüşlere gereksinim duyar .Bu nedenle mimarlık eğitiminin amacı öğrencinin yaratıcı potansiyelinin farkına varmasını ve kullanmasını sağlamak olmalıdır. Ancak bu şekilde, karşılaşılan herhangi bir koşullar takımının sakladığı sorunları görmek ve bunlarla başa çıkacak yeni bilgi üretmek için, işlev-biçim-teknik üçlüsü ile yeni bir entelektüel hesaplaşmaya girmek yolu açılabilir. Doğaldır ki yaşanan her deneyim bu yöndeki yetkinliği arttıracaktır, ancak bunun mevcut bilgileri yüklemek ve kullandırmaktan çok farklı bir şey olduğu "deneyim yaşamanın" ömür boyu süreceği kabul edilmelidir.
Sokrat ders vermiyor, konuşuyor. Kendisine düşen şeyin insanların doğruyu "doğurmasına" yardımcı olmak olduğuna inanıyor. Çünkü gerçek kavrayış insanın içinden gelir, başkaları tarafından öğretilemez. İnsanın içinde kavradığı şeydir gerçek "bilgi". Mimarlık okulundaki tasarım stüdyosunda da artık ders verilmiyor, tasarım teorisinin, stüdyo yöneticisi ile öğrencisi arasındaki konuşma olduğuna inanılıyor. Gerçek bilgi insanın içinde olduğu için onun temeli olarak mantık, yani akıl asıl oluyor. Sokrat " bir kölenin de bir soylu kadar mantığı olabilir" diyor. Stüdyo yöneticisi de bugün, öğrencisinin de mantığı (aklı) olduğunu kabul ediyor. Böylece mimarlık eğitimi stüdyosunda çalışma monolog değil dialog oluyor.
2.500 yıl önceki filozoflar insanın hayret etme yeteneğinden yola çıkıyorlar, çünkü hayret etmenin insanın önemli özelliği olduğunu düşünüyorlar. İnsan onsuz olmuyor. Bu sayede insan "alışkanlıklar"ın dışına çıkabiliyor, dünyayı hazır, verildiği gibi kabul etmek yerine -oldubittileri umursamazca benimsemek yerine- gerçeği bulmaya ve anlamaya çalışıyor. Alışkanlıkların akıntısına kapılmanın insana yakışmadığı o zaman da söyleniyor. Bugün söylenen de benzer; her şeyin başı entelektüel merak ve onun getirdiği eleştirel bakış. Onun için bugünün mimarlık dünyasında da, sloganlara, izimlere, akımlara, geleneklere kapılmadan gerçeği aramak ön koşul oluyor. Çünkü 2500 yıl önce olduğu gibi bugün de, insanların ne düşündükleri -ve ne yaptıkları- değil, nasıl düşündükleri önemli. Bugün hayret ve merak edilecek şeylerin sayısının daha da arttığını görebilmek ve aklına daha da çok güvenmek gerekiyor.
Reklam
20 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.