Avrupadaki büyük evlerin
hizmetkârlarının işverenlerine yakın olsunlar, kolaylık olsun
diye çoğu zaman dolaplarda konakladıklarını öğrenecektim. İngiltere kral III. George hizmetkârlarin yatak odasının dışındaki çekmecelere istiflemiştir; Urbino Dükü çalışma masasında bir
hizmetkâr tutardı; Bavyera Baronlar hizmetkârlarin özel yapım
palto askılarına asardı; Blois Düsesi nin kırk yıl bos bir tuvalette yasayan pek sevgili bir hizmetçisi oldugu söyleniyordu.
Arılar vücutlarındaki bezlerden balmumu salgılar; salgıladıkları balmumuyla çok gözlü evlerini inşa ederler, şehirleri de balmumundandır; ufak balmumu duvarlar arasında yavrularına büyütürler, ballarını depolarlar; büyük koridorlar ve salonlar, binlercesinin yuvası. Balmumu hayatlarının olmazsa olmazıdır.
Balmumu olmazsa evleri de olmaz; yavrularının başlarını sokacakları bir çatısı
olmaz.
Yalan hikâyeleri sahicilerinden daima ayırt edebiliyordun çünkü yalan hikâyeler her anlatışta değişiyordu. Sahici olanlarsa hiç değişmiyordu .Hayat nedir? Bize kalan tek şey hikâyelerdi. Hikayeler bizim giysilerimizdi.
"Bazı insanlar bana böyle bir faaliyete layık olacak kadar uzaklara yürüyüp yürümediğimi soruyor ama ben onlara diyorum ki mesele ne kadar uzağa yürüdüğünüz değil, ne kadar layıkıyla yürüdüğünüz. İnan bana, layıkıyla yürüdüm."
Bir insana kıyafetleri olmadan bir bakarsanız o insan herhangi bir zamandan herhangi biri, büyük veya önemsiz biri olabilir. İnsan vücudu yüzlerce yıldır pek az değişmiştir; üstüne ne geçirirseniz geçirin, altta yatan hâlâ aynı görünür.
Kitabın tam tamına 15 yılda yazılmasına saygı duymam bir yana içindeki tarihi Paris’i o kadar yakından tanıdım ki sanki daha önce yaşadığım bir yermiş gibi geliyor artık. Hem harika bir anlatım hem nefis bir tarih bilgisi içeren Minik, Avrupa tarihine damga vuran Fransız Devrimi’nin arka sokaklarına götürüyor bizi. Karakterlerin gerçek olması kurguyu en iyi hale getiren şey bence. Tabi ki Madam Tussaud'nun gerçek hayatı ile romanda yaratılan gerçeklik arasında farklar var. Kurgu kaynaklı bu farklar kitabı daha da dikkat çekici yapmış. Paris’e bayılan biri olarak kitabı bitirdiğimden beri tekrar gitme isteği var içimde