"... Sonunda öyle bir yere varıyorsun ki, hayatının sahici bir şeye benzemesini istemeye başlıyorsun... Ama sonra sahici olan nedir diye düşünüyorsun. Başkalarının hayatı hakikaten sahici mi? Bizden öncekiler hakikaten yaşadılar mı?"
"... Benim yerime tasalanmayın! Ben kendim için tasalanabilecek yaşta ve güçteyim... Şayet üzülmemden korktuğunuzu sanmamı istiyorsanız, boşuna! Siz beni üzmekten filan korkmuyorsunuz. Gelecekte sizi üzmemden korkuyorsunuz. Korkmakta da haklısınız; benden her şeyi bekleyin!
Ama benim adıma korkmayın!
Korkacaksanız kendi adınıza korkun!"
Deniz kokusu, göğün mavisi; tertemiz bir dünya ... İşte böyle bir yerde yaşamak istiyorum ben. Yanımda sevecen, dürüst bir adam olsun; haksızlığın olmadığı bir dünyada onun saçlarını
okşayayım; çok mu?
"Bu, Allah değil mi?" diyorum Hasan'a.
Üstümüzde, akasya yapraklarının arasında büyük bir ay yükseliyor.
Hızla küçülüyor, hızla yükseliyor.
"Hangisi?" diyor Hasan.
"Şu yuvarlak!"
"Sen salak mısın? O, ay ... Dünyanın uydusu ... "
"O zaman Allah kim?"
Hasan, aya bakıp bir süre düşünüyor. Sonra önemli bir şey söylüyormuş
gibi gözlerini kısıyor.
"Onu göremezsin," diyor.
Sonunda öyle bir yere varıyorsun ki, hayatının sahici bir şeye benzemesini istemeye başlıyorsun ... Ama sonra, sahici olan nedir diye düşünüyorsun. Başkalarının hayatı hakikaten
sahici mi? Bizden öncekiler hakikaten yaşadılar mı?