Miş'li Geçmiş Zaman Söylenceleri

İlkay Tuna

Miş'li Geçmiş Zaman Söylenceleri Posts

You can find Miş'li Geçmiş Zaman Söylenceleri books, Miş'li Geçmiş Zaman Söylenceleri quotes and quotes, Miş'li Geçmiş Zaman Söylenceleri authors, Miş'li Geçmiş Zaman Söylenceleri reviews and reviews on 1000Kitap.
Güneş doğduğunda fısıltılar çoğalmaya başlayacaktı. Artık ben de "Miş"li geçmiş zamanlı tümcelerin öznesi olacaktım. Her şey gibi ben de artık sadece bir söylenceden ibaret olduğumda bu tek kişilik meydan savaşı sona erecek, herkesin başka bir kahramanlık destanı, başka sebep- sonuç yorumları olacaktı. Kulaktan kulağa geçerken değişecekti birçok yaşanan, yaşanmamış olan...
Garın kokusunu severdim, bekleme salonlarının uykulu, ağır sessizliğini... Uzak yollardan gelen veya gidecek olanların çuvalların, denklerin üzerinde uyumalarını izlerdim. Çocuktum ve uyuyan her insana bilmediğim bir nedenden acırdım.
Reklam
Senin güneş sisteminin en uzağındaki gezegen olmak nasıl bir şeydi? Senin etrafında dönerek tamamladığım zaman dilimlerinin birini bitirip, diğerine başlarken kendi etrafımda da dönmem gerektiğini unutuyordum. o yüzden sadece bir yanımı ısıtıyordu ışığın... Yalnızca bir yanımda hayat büyüyordu. Diğer yanım hep karanlık ve soğuktu. Var olan hayat çoktan ölmüş, yenisine yetecek gün ışığından da yoksundu bir yanım. Zaman akıp geçiyordu ve ben senin güneş sisteminde de, evrende de küçücük bir noktaydım. Sessizliğin ise daha küçültüyordu beni.. Her gün biraz daha... biraz daha...
Kendine Acıma Günleri'nde gözledim ve gördüm ki, gücün harcı değil sevmek. Sevmek tutunmayı isteyenlerin, dileyenlerin, hatta dilenenlerin harcı... Hani "hayat" dedim ya, işte ona... Ucundan kıyısından tutunabilmek için, birilerinin ellerine sarılmak isteyenlerin harcı. Gücün işi değil. Yürek işi o. Cesaret işi biraz da... Cesaretse zır cahil işi nereden baksan. Çokluk, esaret işi, hem de gönüllü esaret işi. yani benim işim sevmek...
Ben seninle genç kızlığımızdaki suçlu günleri, zıt karakterlerimizin uyuşmasındaki inanılmazlığı çok özlüyorum. Ve birbirimizden bu kadar uzakta yaşadığımıza inanamıyorum. Bu kocaman ülkenin iklimi başka, rüzgarı başka bölgelerine savrulmuş olsak da, deniz kıyısında küçük bir kasabada, birkaç yılda bir baba evinde buluşmayı, esprilerine, taklitlerine gülmeyi, küçük kızlarının saçlarını taramayı, onlara öyküler anlatmayı, sarılmayı, annemizin mis okulu, sakız beyazı çarşaflarında uyumayı ve seni çok seviyorum....
Annemin gözlerine yerleşen tanıdık bulut, sanki yağmur olup tabağa akacaktı az sonra...
Reklam