Misalli Kelimeler / Kavramlar Sözlüğü

Necmettin Şahinler

Misalli Kelimeler / Kavramlar Sözlüğü Posts

You can find Misalli Kelimeler / Kavramlar Sözlüğü books, Misalli Kelimeler / Kavramlar Sözlüğü quotes and quotes, Misalli Kelimeler / Kavramlar Sözlüğü authors, Misalli Kelimeler / Kavramlar Sözlüğü reviews and reviews on 1000Kitap.
fakîr - fakir
FAKÎR: Kendinde gördüğü her şeyi, kendinin değil, Allâh'a ait ve Allâh tarafından olduğunu bilen ve bu bilinci zinde tunan kimsenin niteliği. Kalbimi okumuştu. Dersimi almıştım ama niye kendisini "fakîr" diye nitelendirdi diye de merak etmiştim. O, sözlerine devam ederek: <İnsanın nefsi kendisinin en büyük düşmanıdır. Bunun içindir ki Cenâb-ı Peygamber "En büyük cihad kulun nefsiyle savaşmasıdır" buyurmuştur. Nefis insana bir benlik atfeder, ona Rabb’ini unutturup kendini ön plâna çıkartır. Beşer, Allah’ın izni olmaksızın bir yaprağın dahi kımıldamasının mümkün olmadığını unutur da her şeyi kendisi yapıyormuş gibi gizli bir şirke düşer. Bu vehim ve tekebbür onu Rabb'indcn uzaklaştırır. Cenab-ı Peygamber nefsi bakımından FAKÎRDİ; yâni nefsini Müslüman kılmıştı. Ortada ona Şeytanın makarrı olacak, aldıtmacalarıyla ve ilka ettiği evhamla onu oyalayacak nefsi kalmamıştı. Nefsi heva ve heves ve keza evham fakîriydi. İşte bunun içindir ki "el-Fakrü fahrî" yani (Fıkaralığım iftiharımdır) demiştir. Dervişân da "Înşâallâh Hazret-i Peygamber’in ahlakından bir nebze de bizde tecellî eder" ümidiyle nefislerini kabartmamak için ben yerine hep "fakîr" kelimesini tercih ederler.>
Sayfa 465 - kurtuba yayınları, 1. ciltKitabı okudu
Verbalizm;
Kelimelere fikirlerden daha çok önem veren eğilim. Entellerin fikri tembelliği, her şeyden önce, kullandıkları dilde kendini aşikar kıIar. Bu dilin vokabileri çok sınırlıdır. Aynı bir kavramın nüanslarını veren kelimeler hemen hiç kullanılmamaktadır. Konuşma dilleri birkaç yüz, entel kitap yazarlarının yazı dilleri ise nadiren birkaç bin kelimeden ibarettir. Entel nüanslar belirtmek hususunda kendini zorlanmış hissederse, uzun açıklama cümleleri kurar. Entelin retoriği (hitabeti) mantıki bir fikir yapıyı yansıtmaktan çok, bu zehabın uyandırılmasına yönelik bir verbalizm (yani kelimelere fikirlerden daha çok önem veren eğilimini) ve bir verbiyaj (yani içeriğ, boş, faydasız bir sürü kelimeyi peşpeşe kullanma illetini) sergiler. Bundan ötürü entellerin çoğunun fikir yürütmeleri amiyane tabi’riyle, sağduyulu aydınları bıyık altından ve bazen da alenen gülümseten bir laf salatası görünümünde olur. Bunu kuvvetlendirip belirgin kılan bir başka faktör de entellerin kelimelere hiçbir lügatte bulunmayan anlamlar yükleme illetidir. Slogan edebiyatıyla da desteklenen bu tutum yavaş yavaş bir entel argosunun oluşmasına yol açmaktadır. (İlimde Demokrasi Olmaz)
İlimde Demokrasi Olmaz
İlimde Demokrasi Olmaz
Sayfa 838 - kurtuba yayınları, 2. ciltKitabı okudu
Reklam
SADRE ŞİFA : Gönlü ferahlatrnak, yüreğe su serpmek. "Bu şeyhe baglandığndan beri o şen şakrak, muhabbet dolu ve diğergam kocam gitti; yerine hindi gibi derin derin diişünen, pimpirikli, kabız, çocuklanna bir çukulatayı dahi esirgeyen biri geldi. Şeyh efendlnin verdlği desleri yapıyorum d!ye her gece saat kurup 01:00'de kalkan ye saat 05:00'e kadar dört saat zikreden adamdan ertesi günü işinde de evinde de ne verim beklenir ki? Kendisine neyi ne kadar zikrettğlni kaç defa sondumsa da SADRE ŞİFA bir cevap alamadımdı. Nihayet blr pazar günü bütün cezbezemi kullanıp sabahın akşama kadar kafasnda boza pişirince, geceleyin 16 rekat teheccüt namazından sonra 5.000 adet Kelime-i Tebhid ve 5.000 adet de Lafz-ı Celal çekmekle ve de kendi tariklerine ait yaklaşık 40 saylık bir evradı okumakla mükellef kılındığını, ama bütün bunlan usülune göre icra edebilrnek için gecenin kendisine yetmediğini ve bundan dolayı da devamlı yogunluk ve sıkıntı içinde olduğunu itiraf etrnek zorunda kaldıydı (Didem Hikayeler)
Sayfa 473 - kurtuba yayınları, 2. ciltKitabı okudu
Sırrı Misallerde Saklı
Adalet: 1) Hakka riâyetkârlık, hak tanırlık, haklılık, doğruluk. "Kuranda ise MÜSÂVAT (eştlik) kelimesinin bulunmamasının hiç kuşkusuz İlâhî Hikmete dayalı bir sebebi vardır. Allah, Nahl Sûresi'nin 90. âyetinde, insanlara MÜSÂVATı değil, Adaleti ve İhsânı emretmektedir. Burada adalet ve ihsanın birlikte zikredilmesinin de büyük bir hikmeti vardır. Çünkü çoğu kere ihsânsız adalet zulme, adaletsiz ihsan ise nifaka sebep olabilmektedir. (İslam'da Aklın Önemi ve Sırrı) Buna karşılık, "adâletle muamelede bulunmak" otomatik bir ibâdet de otomatik bir davranış şekli de değildir. Herkesin üstesinden gelebilmesinin mümkün olmadığı bu özel ibâdetin menâsiki de mûtad ibâdetlerinkinden çok farklıdır. Bu ibâdetin: hak, hakkaniyet ve adalet kavramlarının, Allah'ın rızâsına lâyık olacak şekilde 1) fehm, 2) idrâk, ve 3) temyiz edilmesini, ve bunların da ötesinde 4) hakkaniyetle ilgili olan hükmün cesâretle ilân edilip, 5) adaletin bilfiil tesisi için harekete geçmek azmini gerekli kılan kendisine has bir menâsiki vardır. Bunu gerçekleştirmek ise düpedüz bir cihâd ve Kur'ân'ın: {Adil olun!} (Mâide/8) ve {Muhakkak ki Allah hakkaniyete uygun davrananları sever} (Mümtenine/8) emr-i ilâhîlerine uyulmasını gerektiren farklı bir durumdur. Herhalde bunun için olsa gerekir ki "ADALETLİ OLMAK" Caferi Mezhebinde, islâm'ın şartlarından bir şan olarak kabûl edilmektedir." (Kâmil Mürşitlerin Mirâsı)
Sayfa 28 - kurtuba yayınları, 1. ciltKitabı okudu
Sırrı Misallerde Saklı
Acemaşirân: Aralıkları biribirine müsavi olmayan 24 dereceli Türk musikisi ses dizisinin kaba çargâhtan başlamak üzere dördüncü perdesi. "Mustafâ Ağabey’in sağlam, klâsik bir mûsikî ve makim bilgisi vardı. Nota bilmez; fakat besteleri düm-tek usulüyle mükemmelen icrâ ederdi. Tiz notalarda kontraltoya yaklaşan latif bir tenor sesine sahipti. Bir "İlâhi Hey’eti" kurmuştu. Hey’et üyelerine meşk ettiği ilâhîlerle Ramazan ayında teravih namazlarında müezzinlik ededendi. Niyazi Ağabey (neyzen Niyazi Sayın) bu grubun demirbaşlarından biriydi. Mustafa Ağabey, âileden gelen hassas bir kulağa sâhip olduğumu görünce, beni de yetiştinnek istedi ve ilk olarak da dükkânda, Azız Mahmûd Hüdâyi’nin: Nevleyeyim dünyâyı,/Bana Allah'ım gerek. Gerekmez mâsivâyı,/Bana Sultânım gerek. Ehl-i dünyâ dünyâda,/Ehl-i ukbâ ukbâda, Her biri bir sevdâda,/Bana Allah'ım gerek. diye başlayan ilâhisinin acemaşirân makâmındaki bestesini düm-tek ile tâlim ettirmişti. Ancak ilkokulun 4. sınfında öğrenci bulunmam bu işi devam ettirmeme müsaade etmedi. Bu firsau kaçırmış olmama, doğrusu, bugün bile çok hayıflanırım" (Üsküdar'da Bir Attâr Dükkânı)
Üsküdar'da Bir Attar Dükkanı
Üsküdar'da Bir Attar Dükkanı
Sayfa 24 - kurtuba yayınları, 1. ciltKitabı okudu
Sırrı Misallerde Saklı
Abdiyyet: 1) Allah'a kul olma durumu, kulluk. 2) Kul, köle, esir olma durumu, esâret, kölelik. "Rükû', Zâtiyyetı üryân olarak müşahedenin edeb-i Ahmediyye’yi cüşa getirmesiyle, tekrar abdiyyete avdet yâni Cem'den Fark’a rücû' hâlidir. Burada göz rrıahfaza-i ilahiyyeyi rü'yet eder. Teşbihi de ‘’Subhâne rabbiye'l-azim’’dir ki en büyük terbiyeciyi her türiü şekilden tenzihtir. Üç def a tekrarlanır. Birincisi "ilme’1-yakin", ikincisi "ayne'l-yakin", üçüncüsü "hakke'l yakin" yâni: Tevhîd-i Ef’al, Tevhîd-i Sıfat ve Tevhîd-i Zât mertebelerine delâlet eder." (Üsküdar'ın Üç Sırlısı) Sırlanmak abdiyyetle bu fakire düstûrdur. Mi’raca teşne Rûh'urn özler "Aslî Vatan"ı Âfakta aramıştım gençken Ruhî Sultân’ı; Çelebi’m, oysa simdi derûnumda mestûrdur. (Nefesler)
Sayfa 19 - kurtuba yayınları, 1. ciltKitabı okudu
Reklam
16 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.