Mitolojik Kökenleriyle Şamanizm ve Kadın

Özgür Elsa Özbek

Öne Çıkan Mitolojik Kökenleriyle Şamanizm ve Kadın Gönderileri

Öne Çıkan Mitolojik Kökenleriyle Şamanizm ve Kadın kitaplarını, öne çıkan Mitolojik Kökenleriyle Şamanizm ve Kadın sözleri ve alıntılarını, öne çıkan Mitolojik Kökenleriyle Şamanizm ve Kadın yazarlarını, öne çıkan Mitolojik Kökenleriyle Şamanizm ve Kadın yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Tüm toplumlarda kadın ve erkeğin rollerinin farklılaştığını görmekteyiz. Bu farklılaşmanın biyolojik temelli mi yoksa kültürel temelli mi olduğunu sorduğumuzda, yapılan araştırmalar kültürel kaynaklı olduğu cevabını vermemizi sağlıyor. Çünkü toplumlara baktığımızda kadın ve erkeğe yüklenen görevler ve gösterilen saygı değişmektedir. Bu nedenle topluma göre değişen ve dolayısıyla öğrenilerek kazanılan cinsiyet rollerinin biyolojik temelli değil, toplumsal temelli olduğunu söylemek daha doğrudur."
120 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
24 saatte okudu
Kitap üç bölümden oluşan bir akademik çalışma. Birinci bölümde Şamanizm ile ilgili merek ettiğiniz bir çok sorunun cevabını bulabilirsiniz. İkinci bölümde anaerkillikten ataerkilliğe geçişin yaşam üzerindeki etkileri üzerinde durulmuş. Üçüncü bölümde ise Şamanizmle ilgili eril ve dişil unsurlara ve kültlere yer verilmiş. Kitabın dili akademik çalışma olmasına rağmen çok hafif. Kolay okunacak ve çok şey öğrenilecek bir kitap.
Mitolojik Kökenleriyle Şamanizm ve Kadın
Mitolojik Kökenleriyle Şamanizm ve KadınÖzgür Elsa Özbek · Urzeni Yayıncılık · 20209 okunma
Reklam
14. yüzyılda Türkiye'den geçen Alman papaz S. Schweigger'in sözlerini şu şekilde aktarmıştır: "Türkler dünyaya, karıları da onlara hükmeder. Türk kadımı kadar gezen, eğleneni yoktur. Çok karılılık yoktur. Herhalde bu işi denemiş, dert ve masrafa neden olduğunu anlayıp vazgeçmişler. Boşanma pek görülmüyor. Çünkü boşanırken erkek para ve eşya veriyor ve kız çocuk anaya kalıyor."
Tarih Profesörü İbrahim Tellioğluna göre, Türklerde kız ve erkek çocuklar eşit olarak konumlandırlmıştır. Çünkü cinsiyet ayrımcılığının önemli belirtilerinden birisi, doğdukları andan itibaren kız ve erkek çocuklar arasında gerçekleştirilen ayrımdır. Türklerin yaşadıkları dönemde buna örnek olarak; Çinlilerde doğan erkek çocuğa isim verilirken kız çocuğa isim verilmeyip ona sayı ile seslenilmesini, Hintlilerde günaha meyilli, zayıf karakterli olduğuna inanılan kız çocuğun evleninceye kadar babasının veya erkek kardeşinin egemenliği altında bulunması ve evlendikten sonra da kocasının himayesine geçmesini; Araplarda ise utanç kaynağı kabul edilen kızların doğduklarında diri diri toprağa gömülmesini örnek olarak verebiliriz. Oysa aynı dönemlerde Türklerde kız ve erkek çocuklar arasında herhangi bir ayrım gözetilmemiştir. Eski Türklerde kadın hakları da çağdaşlarına göre çok ileri konumdadır. Erkek çocuğu gibi kız çocuğunun da mirasta hakkı vardır. Kızlar da erkekler gibi taşınır ve taşınmaz malların mülkiyetine sahip olabilir. Kadın evleneceği eşini kendisi seçer. Kadınların hem kocası ve çocukları ile yaşadığı evi ve serveti üzerinde hem de çocuklarının velayeti üzerinde kocasının hakkı kadar hakkı vardır. Kadın aynı zamanda boşanma hakkına da sahiptir. Kadının aile içindeki öneminin bir yansıması da devlet işlerindeki önemidir. Eski Türklerde kadınlar devletin her kademesinde görev alabilmiş ve siyasette yüksek mevkilere kadar yükselmiştir.
... tarih öncesi Paleolitik ve Neolitik Dönem'den kalan eserlere yani mağara resimlerine, tapınak ve mezardaki şekillere ve bulunan heykelciklere bakıldığı zaman erkek heykelciklerinin sözünü etmeye bile değmeyecek kadar az olduğunu görürüz. Ama buna karşılık Venüs adı verilen kadın-ana heykel ve figürleri çok fazladır. Badinter'e göre bu kadın-ana heykelcikleri ve figürlerinde kadın vücudunun göğüs, karın ve kalça kısımları abartılı olarak işlenmiştir. Bunun nedeni de toplum tarafından kadının doğurganlığı ve verimliliği simgelediğinin düşünülmesidir. Paleolitik Dönem'deki koca memeli, karınlı ve kalçalı kadınlar doğurganlığı sembolize ederken bu dönemde herhangi bir şekilde kadın ve erkeğin cinsel birlikteliğine dair bir figürün bulunmaması da doğumda sadece kadının rolü olduğu bilgisine sahip olduklarını göstermektedir.
... bir toplumun mit ve efsaneleri toplumun yaşamından bağımsız olamaz.
Reklam
12 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.