Renoir ansızın sessizliği bozarak, Modigliani'ye sordu: Tuallerinden birini bana göstermek için getirdin, değil mi? Görebilir miyim?"
Daha sonra, Osterlind ile Zborowski'nin bana anlattıklarına göre, Üstat, Modigliani'ye bir soru sormuş:
- Bir sevinç duygusu içinde mi resminizi boyarsınız?
Sonra sorusunu açmak için coşkuya kapılmış, Modigliani'nin yanıtını beklemeden, özenle hazırladığı kendi yanıtına geçmiş:
- Sevinçle boyamalısınız. Sevinçle boya, delikanlı. Bir kadınla sevişirken duyduğun aynı sevinçle boya. Tuallerini okşamalısın, onları uzun süre okşa. Ben resimlerimi bitirmeden önce, özellikle nü'lerin arka planlarına günlerce ve günlerce fırça darbesi vururdum.
Bu nokta üstüne, Osterlind sözlerine şunu da eklemeye özen göstermişti:
- Öyle bir duygu içindeyim ki, Renoir'ın verdiği öğüt yüzünden Modigliani şaşkına dönmüştü ve birkaç dakika içinde kötü bir olay çıkmak üzereydi. Çıktı da.
Üstat'tan da, başyapıtlarından da, irdelemesinden de delicesine kaçıp kurtulma duygusuna kapılan Modigliani, odanın bir ucuna, korkudan tir tir titreyen Zborowski'nin yanına değin gitmiş. Kapının kolunu kavrayıp, yüzünü ekşiterek bağırmış:
- Ben, mösyö, arka planlardan nefret ederim!
(Arka Kapak)