Ruhunu satmamak için bedenini satmak zorunda kalan bir kadının hikayesi. Hırsızlık konusundaki kısımları okurken bir miktar sıkılsam da çok keyifli
bir okumaydı
Bu noktada kadınlara, evliliklerinde kendilerini olması gerekenin cok altında bir yere koyuyorlar ve erkekler tarafından hor görülmeye peşinen boyun eğerek eziklik hissetmelerine yol açan sıkıntılı ortamı kendi elleriyle hazırlıyorlar; itiraf etmeliyim ki ben bunun icin hiçbir neden göremiyorum.
Öte yandan fark ettiğim bir başka şey kadınların hayır deme ayrıcalıklarını yitirmiş olmalarıydı.
Eğer genç bir kadın kendisine sunulan teklifi reddedecek kadar kibirliyse attığı yanlış adımı telafi etmek dışında ikinci bir şansa asla sahip olamaz ve elindekiyle yetinmek durumunda kalırdı.
Tutunabilecekleri ne bir ahlâki değer ne de kendi içlerinde ve dışlarında teselli bulabilecekleri zerre kadar bir şey bulup çıkaramaz, ne tarafa yönelseler uçsuz bucaksız karanlıktan başka bir şey göremezlerdi.
Sadece vicdanlarına değil, insan doğasına da ters düşecek tavırlar sergiliyorlar, içinde bulundukları koşulların sürekli kendilerine dayattığı suçluluk duygularını bastırmak için düşüncelerini boğmaya çalışıyorlardı.