Molla Sadra ve Sühreverdi Dersleri

Ozan Kemal Sarıalioğlu

Oldest Molla Sadra ve Sühreverdi Dersleri Quotes

You can find Oldest Molla Sadra ve Sühreverdi Dersleri quotes, oldest Molla Sadra ve Sühreverdi Dersleri book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
Mevcûdâtı ontolojik düzlemde mülk (dünya)-misâl (hayal, berzah) ve melekût (akıl-kıyamet) âlemi şeklinde kategorize eden bazı İslam metafizikçi ve arifleri, bunun ilmî-epistemolojik karşılığını amelî (bedensel), kalbî ve aklî ilimler olarak üçlü tasnifle ele almışlardır: fıkıh, irfan ve kelam-felsefe; beyan, irfan ve burhan.  Bu üç disiplinin üçünü aynı anda deruhte edememenin olumsuz ve çoğu zaman da ölümcül sonuçlarına tüm dünyada açık bir  şekilde tanık olduğumuz zamanlardan geçmekteyiz. Şiddeti aklın ve kalbin / merhametin güdümüne teslim edememiş, sözde fıkıh temelli terör örgütleri kamera karşısında kafa kesmekte; aklı-eleştirel düşünceyi paranteze alanlar ise çoğunlukla emperyalizm ve Siyonizmin manipüle ettiği tarikat ağları içinde bir tür "şeyhim uçtu” "maneviyatçılığında”, afyonkeşlerin yaşadıklarına benzer "huzur”  deryalarında yüzmektedirler! Güya akılcı yaklaşım içerisinde olup  genelde akademi camiasında öbekleşen kürsü "ilahiyatçıları”nın  da, çoğunlukla, Firavuncu ve Karuncu Dünya Sistemi ve Küresel Sermaye ile hiçbir dertleri olmayan konformist Samirî'lere dönüştüklerinden köktenci bir adalet davası gütmeleri mümkün değildir, Öte yandan bu kişiler esasında mekanik-modernist-mealci ve '"örtük materyalist” bir "İslamî" söylemin taşıyıcısı oluşları yü zünden İslam metafiziğinin derin maneviyatının nurâniyetinden de yoksun kalmaktadırlar.  
Sayfa 7 - Önsöz yayıncılıkKitabı okuyacak
Reklam
Bu bereketli damar, kitapta da görüleceği üzere, çok ilginç tevafuklarla Batı düşüncesine de yol bulmuş, filiz vermiştir. Hikmet-i Müteâliye geleneğinin yetkin temsilcilerinden fakih-arif ve filozof Allâme Tabâtabâî ile yıllarca görüşen (1958-78 arası haftalık dersler) Henry Corbin'in, Heidegger'e '"Sizden önce Sühreverdî diye Müslüman bir filozof bu fikirleri söylemişti” dediği aktarılmaktadır. Bazı araştırmacılara göre Heidegger'in Varlık ve Zaman'daki bazı cümleleri birebir Molla Sadrâ'dan çevrilmiş gibidir.1 Ayrıca Henry Corbin, Molla Sadra'nın kendi ontolojisini özetlediği Kitâbü'l Meşâir'ini Le livre penetrations metaphysiques (Tahran-Paris, 1964) adıyla Fransızcaya da çevirmişti ve bu kitabın Heidegger tarafından okunduğu kaydediliyor. Dahası, Henry Corbin, Heidegger'in vefatının hemen ardından bir Fransız radyosunda kendisiyle üstadı hakkında yapılan bir röportajda, Heidegger'in ulûhiyet hakkında ne düşündüğü sorusuna verdiği uzun bir cevabın sonunda, aynen şu ifadeleri kullanmaktadır; "Fakat sırrını kendisiyle birlikte ebediyen götürmüş olması da mümkün. Bu nedenledir ki bugün Arapçadaki ifadeyle kısaca şöyle demeyi tercih ediyorum: Rahmetullâhi aleyhi. İlahi rahmet üzerine olsun,” 2
Sayfa 9 - Önsöz yayıncılıkKitabı okuyacak
Elinizdeki eser, "Mutlak Varlık”ın ve O'nun huzûrî bilgisinin insan kavrayışındaki en yetkin, en zirve örneklerinden ikisini sunan İslam arif ve filozofları Şihâbüddîn Sühreverdî (ö, 1191) ve Molla Sadrâ (ö. 1641) hakkındaki, yine bu gelenegin vârislerinden İranlı düşünür ve âlim ibrahimî Dinanî'nin televizyon programlarının Medya Şafak sitesinde yayımlanan çevirilerinden oluşmaktadır. Tarihsel olarak sonra geldiğinden Sühreverdî-lbn Arabî geleneğini içeren ve felsefe-irfan-naklî ilimleri beraber meczeden bir sistematik kurmakla benzersiz bir zirvede durduğunu düşündüğümüz Molla Sadrâ, özellikle Iran İslam inkılâbı'nın arkasındaki düşünsel havzanın fıkıhta usulî, felsefe ve irfanda Sadraî (dolayısıyla İbn Arabici) kökleri nedeniyle, süregelen bir siyasal etkiye de sahiptir.
Sayfa 8 - Önsöz yayıncılıkKitabı okuyacak
Görüşünüz ne kadar yükselirse, davranışınız, ameliniz de o kadar latifleşir, seçimleriniz zarifleşir.
Heidegger’in ifadesiyle varolanlar (mevcûdât) ile Varlık (Vücûd) arasındaki ilişkinin sahih bilgisini yitiren-unutan modern Batı düşüncesi; özne-nesne, bilmek-olmak, aşk-akıl zıtlıklarının cenderesine sıkışmış ve beraberinde de tüm dünyayı bir yııımın eşliğine getirmiştir. İnsanlığın temel problemi varoluşsaldır ve yeryüzünündeki maddî ve manevî zincirlerinden kurtuluşunun temel şartı, bu unutkanlığına (gafletine) son verip Mutlak Varlık olan Hak Teâlâ’yı akıl-kalp-beden mertebelerinin tamamında, hem bireysel hem de tüm yeryüzü ölçeğinde adaleti tahakkuk ettirecek şekilde gereğince anmasıdır (zikir).
Reklam
Sadrü’l-müteellihin, varlıkta teşkîke inanır. Ona göre varlık da tıpkı ışık gibi mertebelere sahiptir. Peki, basıl mertebelere sahiptir? En yüksek mertebeye sahip olan “vâcibü’l-vücûd”dur. O’nun için yokluk söz konusu bile değildir. “Vacibü’l-vücûd”, ezeli ve ebedidir. Yokluk, değişim, hudûs, zeval, noksanlık O’na asla ulaşamaz. Bu varlığın bir mertebesidir.
275 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.