Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Mondros'tan Mudanya'ya Kadar II

Selahattin Tansel

Mondros'tan Mudanya'ya Kadar II Gönderileri

Mondros'tan Mudanya'ya Kadar II kitaplarını, Mondros'tan Mudanya'ya Kadar II sözleri ve alıntılarını, Mondros'tan Mudanya'ya Kadar II yazarlarını, Mondros'tan Mudanya'ya Kadar II yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Eğer Bolşevikler başarılı olmak istiyorlarsa o takdirde Müslümanları memnun etmeleri gerekirdi, bu da Türkiye'yi, emperyalist devletlere karşı tutmakla mümkün olabilirdi. Bunu çok iyi anlamış olan Lenin⁸⁰⁸ ve arkadaşları bu sebeple Türk dostluğunu her şeye tercih ettiler, öte taraftan "Türkiye'nin Rusya ile ilişki kurmasının, siyasi, askerî bakımdan sayılamayacak kadar" faydası olacağını düşünen Mustafa Kemal Paşa, daha Havza'da iken bu işle ilgilenmeye başlamış, Kâzım Karabekir Paşa ile bu hususta yazışmalarda bulunmuş, Amasya'da da, Ali Fuat (Cebesoy) Paşa, Rauf (Orbay) Bey ve Refet (Bele) Bey ile aynı meseleyi müzakere etmişti. İşte bu müzakereler sonunda idi ki, Bolşeviklerle ilişki kurmanın "Memleket için bir mahzuru olmayacağı" düşünüldü. Onun için Mustafa Kemal Paşa, Ruslardan herhangi bir teklifin gelmesi beklenmeden münasebetlere girişilmesini uygun buluyordu. Ancak, ilk münasebetlerin nasıl başladığı ve ne yolda geliştiği hakkındaki bilgilerimiz hâlâ pek az ve karanlıktır. ⁸⁰⁸ Lenin, "Şark ya Bolşevikliğin veya Antanta'nın mezarı olacaktır. Şarkı kim kazanırsa zafer onundur. Bunun için Türkiye'yi kazanmak lazımdır" diyordu. Bak, K. Karabekir, s. 958.
Sayfa 224Kitabı okudu
şu sosyal demokratları toptan uzaya yollasak dünya kurtulsa
Yeni bir Rusya kurma çabası içinde bulunanlar, karşılarına çıkarılan güçlüklerden yılmadılar, emperyalistlerle mücadeleye giriştiler, onlar tarafından pek büyük haksızlıklara uğramış olan Türklerle anlaşabileceklerini düşündüler, bu sebeple 1 Mayıs 1919'da yayımladıkları bir beyanname ile Türkleri, istilacılara karşı harekete geçmeye teşvik ettiler, 13 Eylül 1919'da da, "Türkiye'ye kardeşlik elini uzatmaya hazır olduklarını açıkladılar. Bununla beraber Türklerle ilişki kurmakta tereddüt ettikleri görülüyordu. Çünkü Sovyetlerin, dünyaya karşı giriştikleri mücadelelerde, en önemli silahlarından birisi olan işçiler ve özellikle Batı endüstri bölgelerinde çalışan işçiler arasında, o tarihlerde en çok etkili olanlar, Ermenilere dostluk gösteren Sosyal Demokratlardı.
Sayfa 223Kitabı okudu
Reklam
kürt aşiret beyleri de faşistmiş, ermenilerle anlaşmamalarını kınıyoruz
Kürt aşiret beylerine mektuplar gönderdiler, birtakım vaatlerde bulundular, sükünet içinde ve kardeşçe yaşamak istediklerini söylediler, Kürt isteklerinin bütününün, Ermeni Hükümetince kabul edilebileceği vaadinde bulundular. Ancak Kürtler, onlarla aynı fikirde değildi. Onun için verdikleri cevapta Ermenileri, her çeşit kötülüğü yapmakla, özellikle Birinci Dünya Savaşı sırasında, silahları ile cepheden kaçarak Ruslara katılmakla suçladılar, beş yıldan beri Müslümanları balta ve süngülerle öldürdüklerini yüzlerine vurdular ve bu sebeple de uzlaşmanın mümkün olmadığını söylediler. Ayrıca, Müslüman nüfusunu azaltmak yolundaki Ermeni gayret ve hareketlerine engel olacaklarını da açıkladılar, sükûnet hâlinde yaşamak için, barış imzalanıncaya kadar, Ermenilerin, Aras Çayı'nın doğusuna çekilmeleri, Iğdır ve havalisini boşaltmaları gibi bazı şartları kabul etmeleri lazım geldiğini bildirirler.
Sayfa 221Kitabı okudu
olur mu ya harbord yalancıdır, kahrolsun emperyalist amerika
Anadolu ve Kafkasya'da bir aydan fazla süren bu gezisi sırasında General Harbord, yerli, yabancı, İslam, Hıristiyan, zengin, fakir birçok insanla yaptığı konuşmalar, araştırmalar ve incelemeler sonunda varmış olduğu kanaatleri tespit ederek "Report of the American Military Mission to Armenia" adlı raporu ile ilgililere bildirmişti. Bu raporda Doğu Anadolu'da Türklerin çoğunlukta olduğu ve bunların Ermenileri tehdit ettiklerine dair herhangi bir hareketleri görülmediği kayıtlı idi. Ermenileri tamamıyla haksız bulmuş olan Harbord, ayrıca onlara, Paris'e değil Erzurum'a bir temsilci göndermelerini tavsiye etmişti.
Sayfa 220Kitabı okudu
beni de bu delirtiyor ya. bu a.. çocukları neyin mazlumu neyin mağduru
Birçok Avrupalı ve Amerikalı tarafından, kötülükleri tespit edilmiş olmasına rağmen, Ermeniler yine de uzun süre, Türkler tarafından işkence ve ölüme tabi tutulan zavallı bir millet gibi kabul olundular.
Sayfa 219Kitabı okudu
Ermenilere gelince onlar, Kars ve civarlarında çoğunluğu elde etmek için çeşitli zorbalıklara başvurdular, rastgele adam öldürmeye başladılar, kadınlara tecavüz ettiler, onları çırılçıplak soyarak Ermeni askerleriyle dolaşmaya mecbur ettiler ve bu suretle topraklarını terke zorladılar. 5 ve 6 Temmuz 1919'da Erivan civarındaki bir Türk köyüne tüfek ve toplarla yapılan saldırıyı idare eden Ermeni Generali Mayor Şalkonikof'un ele geçen gizli bir emrine göre Türk ve Müslümanların hepsinin öldürüleceği ve Aras Çayına döküleceği anlaşılıyordu. Ermenilerin, 8 Temmuz'da katliama başladıkları, Kars ile Oltu arasındaki köylerden bazılarının halkını kâmilen öldürdükleri haber alındı. Onların Müslüman halka karşı davranışları o kadar merhametsizce ve iğrenç idi ki, İngiliz yarbayı Rawlinson bile, "Müslüman ahalinin insanlık adına Ermenilerin hâkimiyeti altında" bulundurulmamasını istemişti. Yine aynı kişi, Kâzım Karabekir Paşa'ya Ermeniler için "Bunlar çapulcudur, her fenalığı yapabilirler. Bu bakımdan Kars havalisine topladıkları 40.000 kadar Müslüman göçmenin bir fenalığa maruz kalma ihtimalleri vardır diyordu".
Sayfa 218Kitabı okudu
Reklam
Erzurum'da 7 Şubat 1918'de başlayan büyük katliamda Ermeniler ilk gün, sokakta öldürülenler hariç, çırılçıplak soyularak hamama götürülen 270 Türk üzerinde "En haris hislerini tatmin ettikten sonra bunların yüz yetmişini öldürmüşlerdi. 26 Şubat günü, 3000 Türk öldürdüklerini kendileri söylemekte idiler. Bir an geldi ki, yapılanlara düşmanlar bile dayanamaz oldu. Bu yüzden Rus başkomutanı, bütün bu hâllere son verilmediği takdirde "Müslüman ahaliye silah dağıtmak mecburiyetinde" kalacağını açıkladı. Sözün kısası Ermeniler, bulundukları her bölgede eşine başka yerlerde ve başka milletlerin tarihlerinde rastlanmayan kötülükler yaptılar. Muş, Bitlis ve Pülümür civarında, ahırlara kapatmış oldukları Türkleri, petrole bulayıp ateşledikleri mandaların hücumuna terk etmek gibi vahşetlerde bulundular.
Sayfa 211Kitabı okudu
Erzincan geri alındığı vakit tüyler ürpertici manzaralarla karşılaşılmıştı. Çünkü burada Ermenilerin, birçok Türk'ü kuyulara atıp boğduğu, birçoğunu kilise meydanına topladıktan sonra öldürdüğü, bir kısmını da evleriyle birlikte yaktıkları görülmüştü. Öldürülenlerin sayısı binden fazla idi. Bundan başka Erzurum'a doğru çekilen Ermeniler, yol boyunca bütün Türk köylerini yakıyor ve halkını da öldürüyorlardı. Öldürme işi, daima işkenceden sonra geliyordu. Bu sebeple, bir caminin avlusunda öldürülmüş olan Türk kadınlarından bazılarına, öldürülmeden önce tecavüz edilmiş, bazı "Kadın ve genç kızların tenasül aletlerine fişekler" sokulmuştu⁷⁵⁰. ⁷⁵⁰ Rus Albayı Griasnoff, genç bir Ermeni kızını bu caminin avlusuna götürerek Ermenilerin yaptıkları bu vahşeti göstermiş ve sitemli bir tavırla ona, "Ermenilerin bu hål ile iftihar edebileceklerini söylemişti. Fakat bu durum karşısında nefret ve dehşet içinde kalması lazım gelen Ermeni kızı, tersine olarak zevkle gülüyordu. Bu hål Rus kumandanını tiksindirmiş ve hayrette bırakmıştı. Bak, Enver Bolayır, s. 85.
Sayfa 211Kitabı okudu
Birinci Dünya Savaşı esnasında Ermeniler tarafından işlenmiş cinayetlerin en tipik olanlarından bazıları aşağıda kaydedilmiştir: Ermeniler, bir Türk köyünün, 7-8 yaşındaki kızları dahil, bütün kadınlarının ırzlarına geçtiler. Bazı yerlerde bir Türk kadınına "10 ile 30 arasında Ermeni" tecavüz etti. Bir dere içinde beş yüzden fazla kadın,
Sayfa 210Kitabı okudu
olur mu ya onlar kendilerini savunmuştur, onlar mazlum mağdur aciz masum
Erzincan Mütarekesi'nden sonra, Doğu Anadolu vilayetlerinden bazılarının Ermenilere verilmesi ve bu topraklar üzerinde bir Ermenistan kurulması hayali devam ediyordu. Çünkü Birinci Dünya Savaşı başlar başlamaz, kendileriyle iş birliği yapmış olan Ermenilere Çarlık Hükümeti, işgal edilen Türk şehirlerinden bazılarının idaresini vermiş ve bu suretle, kurulması düşünülen Ermenistan için ilk adımı atmıştı. İhtilalci Ruslar da aynı yolda yürüyor ve 7 Aralık 1917'de yayımladıkları bir beyanname ile Doğu Anadolu'nun Ermenilere verileceğini açıklıyorlardı. Ancak, Rus cephesi gerisindeki anarşiyi fırsat sayan Osmanlı Hükümeti, 14 Şubat 1918'de Erzincan Mütarekesi'ni bozdu ve ordusunu doğuya doğru harekete geçirdi. Bu durum karşısında Rus kuvvetleri ve onlarla beraber gelmiş olan Ermeniler de çekilmeye başladılar. Fakat bu çekiliş sırasında Ermenilerin, Türk şehir, kasaba ve köylerinde şimdiye kadar yapmış oldukları yağma, talan, zulüm, işkence, ev yakma, ırza geçme ve insan öldürme olayları korkunç surette arttı.
Sayfa 210Kitabı okudu
91 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.