Sık sık karşılaştığım bir sorudur "okuduğun en güzel kitap hangisi?" diye. Biraz düşünür, birkaç kitap ismi verirdim ama yine de net cevap veremezdim. Bu kitaptan sonra vereceğim cevap kesinlikle Monte Kristo Kontu olacaktır...
Dilinin ağır olabileceğini düşünüp, okumayı sürekli ertelediğim bir kitaptı. Bu zamana kadar okumadığım için çok pişmanım. Bir arkadaşın yorumunu görmemiş olsam, kim bilir bu dev eseri ne zaman okurdum.
Yıllarca keyifle kendini okutan bu eseri incelemek benim haddime değil ama okumayanların çok şey kaybettiği bir başyapıt olduğunu söylemeden geçemeyeceğim...
Bir kitabın kusursuz olması için bence olay örgüsünün başarılı bir şekilde kurgulanmış olması gerekir. İşte Alexandre Dumas'ın yazmış olduğu Monte Cristo Kontu buna verilecek en güzel örnek. O kadar güzel yazılmış ve güzel çevrilmiş ki kitabın içinde hissettim kendimi. Karakterler mutsuz olduğunda beni gerip hüzünlendiren, iftiraya uğradıklarında beni sinirlendiren, mutlu olduklarında yüzümde tebessüm açtıran, aşık olduklarında heyecanlandıran, keşke daha önceden okusaydım dedirten bir kitaptı Monte Kristo Kontu. Kitap bittiğinde farklı bir evrenden çıkmış gibi hissettim kendimi. Bir yandan böyle bir eserin bitmesine üzülürken, diğer yandan da içimde 1100 küsür sayfalık dev bir eseri bitirmenin tarifsiz bir mutluluğu ve huzuru var.
Zaten bir esere eğer klasik denilecekse kesinlikle böyle bir kitap olmalı. Önünde saygıyla eğiliyorum.