İlk kitapta küllerinden yeniden doğmuş bir adamın intikam duygularıyla dolup taşan yüreğine tanık olmuştuk. Kendisine iyilik edenlere misliyle iyilikle karşılık veren, ancak gençliğini, hatta hayatını karartanlar için de şüphesiz korkunç planları olan Monte Cristo Kontu'ndan bahsediyorum; gerçek ismiyle Edmond Dantes.
Konuya girip, detaylı anlatarak ne sizi yormayı ne de kitabın büyüsünü bozmayı sevmediğimi biliyorsunuz. Ben daha çok yazarın profesyonelliğine, o muhteşem kurgusuna, bilgi ve kültür birikimine odaklanmak niyetindeyim. Olaylar İtalya ve Fransa'da geçmesine rağmen, Osmanlı'dan tutun da, Arap ve Yunan tarihine ve daha pek çok ülkenin kültürüne hakim muazzam bir kalem ile tanışmış oldum bu eserle birlikte. Üstelik bütün duyguları okura nakış nakış işleyen, hissettiren, her anı yaşatan; ağlatan, güldüren, kaygılandıran ve nabız yükselten bir anlatım dili ile. Bir diğer sevdiğim yönü ise, bütün olayları net bir şekilde sonuca bağlaması ve bütün karakterlere birer akıbet belirlemesi oldu. Bu tür uzun soluklu eserlerin sonunda bilirsiniz ki genellikle ucu açık bir şeyler bulur ve merak ederiz; ancak Dumas herkese kararlılıkla bir yol çizmiş ve bu yolları uzun uzadıya anlatmış.
Sözün özü; mutlaka okuyun! Muhteşem bir klasikle, Fransız edebiyatının duayen yazarıyla tanışmış olacaksınız ve film seyreder gibi akacak o cümleler... Ben bu yoğun iş temposu ile 1525 sayfayı toplam 18 günde, günde ortalama 85 sayfa okuyarak bitirdiysem siz de yapabilirsiniz, gözünüzde büyütmeyin.