"Zaman zaman, kendimle içsel kavgalara tutuşuyorum. Bazen, içimdeki Ben'e yenildiğim bile oluyor. Öyle zamanlarda yaşadığım tedirginlikleri, bir de kopyala yaşamak istemem."
Sayfa 15 - Gülten Dayıoğlu - Altın KitaplarKitabı okudu
Defne önden gidiyordu. Burç ise onun ayak izlerine basa basa yürüyerek ilerliyordu. Defne onun epeyce geride kaldığını görünce, durdu:
Nerde kaldın Burç? Gelsene!
Burç:
“Kendime hoş bir eğlence buldum. Gel, oyunumu sana da göstereyim.
Defne geri döndü:
Orda ne var? Oyunun ne?
Burç:
“Şuraya bas,” dedi.
Defne kuma basıp ayağını çekti.
Burç, onun ayak izine, kendi ayağını yerleştirdi:
Ayaklarımız tıpa tıp benziyor. İnanmazsan geriye bak. Deminden beri hep, senin ayak izlerine basarak yürüyorum. Ötelerde bıraktığımız iki kişilik ayak izleri, bir yerde tek kişiliğe dönüşüyor. Bunu görenler, peki ikinci kişiye n’oldu diyecekler. Baksana, ne denize ne karaya doğru ayak izi var! İkinci kişi sanki, buharlaşıp göğe uçtu. Ya da bir ötekiyle bütünleşti. Tek kişi oldular.”