İnsan firavunlaştıkça değer kazanmaz,bilakis değerini yitirir. Çünkü bir şey haddi dışına çıktığında kendi olma özelliklerini kaybeder,zıddına dönüşür. Adalet her şeyi yerli yerine koymaktır. Aksi zulümdür.
"Bir mezarlık kadar ölüye şahit her evin
Her soluğun yeni bir can veriş
Eğer kalmamışsa kalplerde Allah sevdası
Ey Filistin kar kar toprağını
Yoğur gazabını Yaradanın "
Genellikle İslâm ahlakıyla muttasıf olan Osmanlı tüccar ve esnafı, müşterilerini aldatmadıkları için, 1481 yılındaki Venedik Devleti'nin İstanbul'daki elçisi, İstanbul'a gelen kendi vatandaşlarına şöyle tavsiyede bulunmuştur: "Alışverişlerinizi kırmızı kuşaklılardan (Türklerden) yapınız, onlar, kaba saba görünüşlü insanlardır ama selam verirseniz dünyanın en yumuşak insanları olurlar. Tek fiyat söylerler, insanı kandırmazlar. Sarı kuşaklılar (Yahudiler, Rumlar, Ermeniler) ise yumuşak huylu gözüküp fiyat indirirler ama yine de insanı kandırırlar."
ahmet eryüksel - osmanlı devleti'nde ticaret ahlâkıKitabı okudu
Doğmadan el üstünde tutmaya başladılar. İlk çocuk, ilk torun, ilk yeğen olduğu için tüm aile onu başka severdi. Ailenin göz bebeği epeyce şımarık büyüdü. Ninesini oyuncak yılanla korkutur, annesine olmadık şakalar yapardı. Yine de kimse ona bir şey söyleyemezdi. Küçüklüğünde bile sofrada son lokma kaldığında annesi, "Bu da oğlumun" der kimseye yedirmezdi. Obez olmasının müsebbibi de annesiydi. Baba işten kesinlikle eli boş dönmezdi. Torunlar kavga etse hep bu ilk torun haklıydı. Dedeleriyse ayrı bir pohpohlardı.
Özel bir okulda okudu. Düşük not veren hocalarla dalaştı, çünkü sonunda mevzuyu zengin babası çözerdi. Hep şişirme notlarla geçti sınıfı. Hayatta karşılaştığı ilk yokuş üniversite sınavıydı. Bu yokuşu kendisi çıkmalıydı. Doğru düzgün ders çalışmadığı için sınavdan çok düşük puan geldi. İmdadına yine zengin baba yetişti. Özel bir üniversiteye yerleştirdiler. Biraz kopya ile biraz da rüşvetle okulunu bitirdi. Babasının sayesinde yarı resmi bir kurumda ise başladı. İki yıl sonra tecili doldu. Doğuda terör tehlikesi olan yere çıktı askerliği. Babası araya milletvekili bürokrat koyarak doğuya çıkan askerliği batıda tenha bir şehre çevirtti. Çünkü onu kaybetmeyi göze alamazlardı.
Hayatının neredeyse her işinde babası araya girdi. Askerliğine iki gün kala arkadaşlarıyla vedalaştı. Spor arabasına bindi. Evinin yolunu tuttu. Kafası dalgındı. Ailesinden ayrılıp nasıl komutan kahrı çekeceğini düşünüyordu. O esnada viraja biraz sert girdi. Karşısına bir tır çıktı. Kendi hızı fazlaydı. Yağmurun da etkisiyle tırı görememişti...
Sayfa 3 - Derginin eki olan Eşik Edebiyat'ta bulunuyor