الْحَقُّ بَيِّنٌ وَالْبَاطِلُ بَيِّنٌ، وَبَيْنَ ذَلِكَ أُمُورٌ مُشْتَبِهَاتٌ، وَمَنْ رَتَعَ حَوْلَ الْحُمَّى أَوْشَكَ أَنْ يَقَعَ فيه
Hak da bellidir; batıl da bellidir. Bu ikisinin arasında karışık şeyler vardır. Bir korunun kenarında dolaşanın oraya düşmesi an meselesidir. 182
182 Buhâri, iman; Müslim, Müsakāt (HN: 1599). Nu'mân b. Beşir'den. Bkz. İbn Hacer, Fethu'l-Bari, 1, 116. hadis: "Helal bellidir. haram bellidir" şeklinde kaydedilmiştir.Kitabı okuyor
B-Ş-R بشر
kelimesi, cildin dışına verilen isimlerden biridir. İnsana بَشَرٌ denmesinin nedeni, derisinin tüysüz olması ve bakıldığında direk derisinin gözükmesidir. Çünkü, diğer hayvanların derileri ya yün ya kıl ya da tüylerle örtülüdür.
Kur'ân'da insanın bedeni, dış görünüşü kast edildiği her yerde, insan yerine beşer kelimesi kullanılmıştır.
misal;
(وَهُوَ الَّذِي خَلَقَ مِنَ الْمَاءِ بَشَراً)
.. sudan bir beşer yaratan Allah'tır.
(25/ Furkan )
( إِنِّي خَالِقٌ بَشَراً مِنْ طِينٍ)
Ben çamurdan bir beşer yaratacağım
(38/Sâd 71).
أيك / E-y-k
(الأيك)
Birbirine geçen sık ağaçlık yer demektir.
(أصْحَابُ الأيكة)
Ashab-ı eyke, deniyor ki, yerleştikleri sık ağaçlıklı, bol sulu yere nispet edilmişlerdir. Bu bir ülke adıdır, da denmiştir.
Buz gibi sabit kalan şeylere de برد كذا denir. Hararet nasıl sıcaklığa mahsus kullanılırsa, berd de, sebat için öyle kullanılır.
Bu açıdan بَرْدَ كَذَا sebat etti/sabit kaldı demektir. بَرَدَ عَلَيْهِ دين Borç, üzerinde dondu kaldı, deyimi gibi. Şair şöyle der:
الْيَوْمُ يَوْمٌ بَارِدٌ سُمُومُهُ مَنْ جَزِعَ الْيَوْمَ فَلَا تَلُومُهُ
Bugün, zehiri soğuk olan bir gündür,
[Bugün sabredemeyeni kınamamalıdır]
آمين / Amin
Bu kelime hem uzatılarak hem kısaltılarak söylenir. صَهُ ve مَهُ gibi isim-fiillerdendir. Hasan der ki: Manası kabul et, demektir. أَمِنَ فَلاَنَّ ifâdesi kişinin âmin dediğini bildirir. آمين Allah'ın isimlerinden biridir de denmiştir.
Ebû Ali el-Fesevî der ki: Bu sözü söyleyen âmin kelimesinde Yüce Allah'ı gösteren bir zamir olduğunu kastetmiştir; çünkü: Manası kabul et, demektir.
أَمَّنْ هُوَ قَانِتٌ آنَاءِ اللَّيْلِ سَاجِداً وَقَائِماً يَحْذَرُ
الآخِرَةَ وَيَرْجُو رَحْمَةَ رَبِّهِ
Yoksa geceleyin secde ederek ve kıyamda durarak ibâdet eden, âhiretten çekinen ve rab-binin rahmetini dileyen kimse gibi olur mu? (39/Zümer 9).
Bu âyette geçen أمن kelimesi, أم ve مَنْ edatlarının birleşmiş hâlidir. أمن şeklinde de okunmuştur. Fakat bu ikisi de âmîn kökünden değildir.