Son zamanlarda okumakta bu kadar zorlandığım bir roman olmadı. Okurken kişileri, mekanları, olayları muhayyilemde canlandırmakta oldukça zorlandım. Ağır bir dili var. Cümlenin sonuna geldiğinde insan başta okuduklarını unutabiliyor. Bu yüzden ben her sayfanın neredeyse yarısını birkaç kez okudum diyebilirim. Bilmiyorum; belki kitaba kendimi veremedim, belki çeviriden kaynaklı bir sebep.
Konu itibariyle diyebileceğim; bizlere hayatta zenginliğin, kaliteli yaşamanın yanında maneviyatla ilgili başka şeylerin de önemli olduğunu hatırlatan bir roman olduğu. Zenginlik, rahat yaşam, malikaneler, lüks arabalar tamam ama hep bir yerlerde bir şeyler eksik; dostluk gibi, aşk gibi... Maddiyatın tek başına insana yetmeyeceğini ve insanı felakete nasıl sürüklediğini gördüğümüz bir eser. Tavsiye üzerine filmini de izleyeceğim ilk fırsatta.
Keyifli okumalar dilerim.
