Aşağıdaki sayfalarda Ş eyh Muhyiddin ibnu'l-Arabî nin tasavvuf
felsefesinin özetini vermek üzere bir te şebbüste bulunulmu ştur. Şurası belirtilebilir ki, sftfilerin ne felsefi sistemleri ne de tespit edilmi ş görüşleri vardır;
sûfîlik aslında eklektik (derleyici) bir konudur. Bence bu, genellikle do ğru
olmakla beraber, İ bnu'l- Ar abi bir istisna te şkil etmektedir. Onun, sisteminin her bölümünde ağırlığını hissettiren belirli bir felsefi vandet-i vücüd (varlığın birliği) görüşü vardır. Aynı zamanda bir de dü şüncesinin tamam ına
hâkim olan ve şekilde kalan bir diyalektik mevcuttur. Böylece esasta ve
şekilde ibnu'l- A r abi tipik bir sfıfi filozofun vas ıflarını hâizdir. Sayıca çok
olan eserlerinin hiç bir yerinde onun tasavvuf felsefesini, bir bütün olarak,
tutarlı ve düzenli bir şekilde ifâde edilmiş bulamayız. Belki Fusiisu'l-Hikem'in,
onun varl ığın birliği (vandet—i viiciid) görüşünün en olgun şeklini özetlediği söylenebilir; fakat ne anla şılmaz ve düzensiz bir özettir bu! Sisteme benzer bir
şeye ula şmadan önce Fusüs'a ek olarak ib nu'l- Ar abi'nin di ğer kitaplar ını da
iyiden iyiye karıştırmak, çözümlemek, terkip etmek ve yersiz veya önemsiz
t4erruat yığın arasına gelişigüzel serpiştirilmiş ilgili noktaları derlemek gerekmektedir. ib nu'l- Ar abi, muhakkak ki, tam bir vandet-i vücfıd felsefesinin bilincindeydi, fakat felsefe e ğitiminden geçmedi ği için onu nasıl ifade edeceğini bilmiyordu. Onun sözde kalan paradoxlar ına ve sık sık görülen islâmın
naslarını felsefenin ilkeleri ile uzla ştırma çabalarına pek fazla önem verilmediği müddetçe, ona tutarl ı bir düşünür denebilir. Onun felsefesini, islümla uzlaştırmak için, mümkün hiç bir yol yoktur. Vandet-i vüefuleu dü şüncelerini ısrarla örttü ğü sünni elbise, kas ıtlı olarak oraya yerle ştirilmiş sahte bir
görünüşten ibarettir.
Konunun önem ve de ğerini, yalnızca tasavvufun gelişimiyle ilgili olarak
değil, aynı zamanda Ortaça ğ genel düşünce tarihi ile ilgili olarak da oldu-
ğundan fazla yüceltmeye gerek yoktur. Prof. E. G. B r o wne'a göre "hiç-
bir İsliim sfıfisi, belki Celaluddin Riimi müstesna, Şeyh Muhyiddin'i ba şkalarını
etkilemede, verimlilik ve müphemlikte a şamamıştır. Bununla birlikte, bildiğim
kadarıyla, şark (ıslCım) dü şüncesinin bu kendine özgü yönüyle ilgilenen gayretli arap bilimleri uzmanlarına (arabist) daha çok ümit veren araştırma alanlarının pek ender bulunmas ına rağmen, İbnu'l Arabrnin eserlerinin yeterli bir
incelemesi henüz ne Avrupa'da (ne de Do ğu'da) yapılmıştır".3 Büyük insan
Celâluddin Rilmi'nin bile, Konyalı Sadruddin'in İbnu'l-Arabrnin
Fusüs'u üzerindeki derslerini takip etmek suretiyle bu etkiden pay ını aldığı
kabul edilir. Ir aki (öl. 686/ 1287), C âmi (öl. 898/ 1492), Cili (öl. 811/ 1408),
Ş ebisteri (öl. 720/ 1320), İbnu'l-Arabrnin büyük şârihi ve taraftar ı Kâ-
şâni (öl. 730/ 1329) ve daha ba şka bir çokları görü şleri, ıstılahları ve düşünce
tarzları bakımından İbnu'l-Arabi'nin veya ö ğrencilerinin kitaplarından aldıkları etkilerin açık izlerini taşıyan siffiler arasında sayılırlar. Islâm dünyası
dışında İbnu'l-Arabrnin etkisi Hristiyan filozoflara ve Ortaça ğ mistiklerine kadar ulaşmıştır. Lully ve Dante'nin eserleri, M. P alacios'un belirtti ği
üzere, böyle bir tesirin izlerini ortaya koymaktad ır. 2
Bu eser, Ibnu'l-Arabi'nin tasavvuf felsefesinin tamam ını, yani varlık nazariyesi (Ontology), Kelâm (Logos) görüşü, bilgi nazariyesi, psikoloji, Sûfîlik, Din, Ahlâk, Ahiret nazariyesi ve Estetik'ini inceleyen ve İbnu'
1-Arabrnin düşüncesini etkilediğini sandığını ana kaynakların kaba ana
çizgilerinin verildiği bir Ek'den ibaret olan 4 bölüme ayrılmıştır. ibnu'lArabrnin felsefesinin kaynakları sorunu tek başına İslam tasavvufunun
tarihi için hayati önemi olan bağımsız bir incelemenin konusunu te şkil edebilecek durumdad ır. Bu eserin dayandığı malzeme, başta Futitheit ve Fusas
olmak üzere, İbnu'l-Arabi'nin 23 eserinden derlenmiştir. Önemli bir çok
nakiller, uzunlukları dolayısıyla çıkarılmak mecburiyetinde kalınmış ve onlara sadece at ıflar yapılmakta yetinilmiştir. Kitabın konusuna gelince, şunu
ekliyebilirim ki, bildiğime göre, şimdiye kadar Ibnu'l-Arabi'nin tasavvuf
felsefesinin tamamını şumullü ve terkipçi bir gözle sunan Tasavvuf bilgini
pek çıkmamıştır. Bu konuda şimdiye kadar yap ılanlar şu eserlerde bulunabilir:
1. Palacios, İbnu'l-Arabi's Psychology3. Bu, Futilhat'dan ve ibnu'lArabi'llin Risâle fi Macnet en-Nefs ve'r-Rüh'undan çok sayıda tercüme edilmiş parçalardan ibarettir. Ayn ı şekilde Abenmasarra adlı eserinde ibnu'lArabi'ye yeri geldikçe atıflarda bulunmaktad ır. Palacios, Ibnu'l-Arabi
üzerinde çalışmak isteyen herkes için son derece gerekli oldu ğuna inandığım
Fusas'unu kasıtlı olarak gözden ırak tutmuş görünüyor.
2. Prof. R. A. Nicholson'un Studies in Islaniic Mysticism adlı
eserinde yer alan Notes on the Filsus4.
3. Nyberg'in Kleinere Schriften der Ibnu'l-Arabi adlı eserine yazd ığı
"Giriş". Burada o, ne şrettiği İ bnu'l-Ar abi'nin üç küçük eseriyle ilgili olarak
metafiziğini ilgilendiren bazı noktaları incelemektedir.
4. Prof. Browne'n ın Literary History of Persia; Andrae'nin Die
Person Mohammeds ve Massignon'nun Halliic hakkındaki eserlerinde geçen
diğer baz ı sözler ve notlar.
Ibnu'l-Ar al:1Ni'). görüşünün kaynağı meselesi ile ilgili olarak, özellikle Pala cios'nun Abenmasarra adlı eseri bir dereceye kadar bana yard ımcı
oldu. Bu eser, İ bn Meserre, öğrencileri ve Ibnu'l-Arabi ile ili şkileri hakkında kendi çözümlediğim ve Pala cios'nun bu konuda ileri sürdüğü nazariyeye karşıt bir sonuca ula ştıran bazı kaynakların anahtarını bana verdi.
Öte yandan, Do ğu'da da çe şitli yazarlar Ibnu'l-Arabryi incelemi ş ve
hakkında risâleler yazmışlard ır. Fakat onlar ı daha çok me şgul eden, onun
sünniliği sorunu olmuş ; diğer bir deyişle onun stıfi yönü ve felsefesinden
çok, böyle bir felsefe ne derecede islâm ın nasları ile uyum halindedir veya
değildir meselesi ele alınmıştır Bu konudaki münaka şalar müslümankr ın
zihinlerini asırlarca me şgul etmiş ve İbn Teymiyye, Celâluddin esSuyisıti, Firfızâbâdi, Mahzûnıi, Taftazâni v.b. gibi kişiler tarafından
İ bnu'l-Arabi'nin sünnili ğini müdafaa veya inançs ızlığını (küfrünü) ispat
etmek için kitaplar yaz ılmıştır. Bugüne kadar hiç kimsenin sünniliği hakkında
böylesine bir fikir ayrılığı aslâ görülmemiştir. Baz ıları ona İsiânım en büyük
velilerinden biri nazarıyla bakmış, bazılarınca ise, o, sunniliğe muhaliflerin
en kötü bir örne ği sayılmıştır.
Burada konu her yönüyle incelenmi ş sayılmaz. Dolayısıyla bu kitabı yazmakla onun tasavvuf felsefesinin oldu ğu kadar, taraftarlar ının felsefesinin
de her hangi bir bölümü veya tamam ının anlaşılması için, bir anahtar hizmeti
görebilecek olan dü şünce yapısının yalın ana çizgilerini vermeyi ba şarabildimse kendimi tatmin olmu ş sayacağım.
Sonuç olarak, bir zamanlar meslek arkada şım ve öğretmenim olan Prof.
R. A. Nichols on'a en içten te şekkürlerimi sunmak isterim. Onun devaml ı
yol gtistericilik ve şaşmaz ilgisine bu eser, burada ifade edebilece ğimden çok
daha fazlas ını borçludur.
Aynı zamanda Cambridge Üniversitesi Bas ımevine, gösterdikleri nezâket
ve bu kitabın basımındaki titizlikleri dolayısıyla; ve E. J. W. Gibb Memorial'in
mütevvellilerine, yard ım tahsis etmek nezâketinde bulunduklar ı için, minnettarlıgımı belirtmeliyim.
Cambridge
17 Eylül 1938
A. E. Affifi