Tek bir kaide, tek bir keşif, tek bir doğurgan düşünce yoktur ki gün yüzü görür görmez yerleşik görüşlerin olağanüstü engellemeleriyle, eski önyargıların komplolarıyla karşılaşmamış olsun.
Fakat insanda dini duygudan daha derin ve daha ilksel olan şey nedir?
İnsanın kendisi vardır; yani istenç ve bilinç, hür irade ve yasa insanda bitimsiz bir uzlaşmazlık içindedir. İnsan kendi kendiyle savaş halindedir. Niçin?
Çağımın acılarını görüp kendi kendime şöyle dedim: Toplumun üzerine kurulduğu ilkeler arasında, toplum tarafından anlaşılmayan, cahillikle hükümsüz kılınan ve bütün hastalıkların sebebi olan bir ilke var.
zengin olmayan bir toplumda abartılı bir lüksün hüküm sürebileceği, hatta görülen lüks nispetinde bir toplumun fakir
olduğu -ve tersinin de geçerli olduğu- anlaşılabilir.