Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Mülksüzleşme

Judith Butler

Mülksüzleşme Gönderileri

Mülksüzleşme kitaplarını, Mülksüzleşme sözleri ve alıntılarını, Mülksüzleşme yazarlarını, Mülksüzleşme yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
208 syf.
10/10 puan verdi
Bilinçsizleşme, fikirsizleşme mülkiyetsizleşmedir. Dünyalar kadar taşınmaza sahip olsanız da eğer fikirlerinizi, onurunuzu, benliğinizi (hem bilinçsel hem fiziksel) teslim etmişseniz mülksüzsünüz demektir. Asıl mülk budur ki sistem insana saldırarak onda önce bilinç ve onur kalelerini ele geçirmek için uğraşır. Çünkü sömürü sisteminden insanı çıkardığınız vakit ne müşteri, ne mükellef, ne birey kalır. Her şey insana dair iken sizi teslim alamayacaklarını düşünmek çok büyük saflık olur. Sistem, sürdürülebilirliğini sağlayabilmek için basit bir ideal peşindedir. Tektipleşmiş, sınırlı ve yönlendirilebilir insan ideali. Bu noktada tüm mülkünüz taşınmazlarınız değil, bilinciniz ve benliğinizdir. Bu noktada tüm anlama ve algı kapılarınızı ele geçirerek size verdiği bilgi kadarıyla sizi yönlendirmeye başlar. Zaten günümüzde iletişim teknolojilerinin bu denli gelişmiş olmasının nedeni de sistemin bu basit ideali yüzündendir. Butler bu mülkiyetsizleştirilme durumunun üzerine giderek egemen söylemin etkisine kalan yığınlardan bir payda bularak direniş felsefesini ortaya koyuyor kitabında. Tabii bu tip mülksüzleşme ardından maddi mülkiyetsizleşmenin geldiğini göçlerle, el koymalarla, işsizlikle kanıtlamakta. Egemenlerin sisteminde mülkiyetleşenler ile mülkiyetsizleşenler arasında bir ayrımla onlara karşı nasıl bir mücadele yürütülebileceğini ve halk olmanın felsefesini yeniden hatırlattığı çok güzel bir kitap. Butler okumalarında bu kitabı es geçmeyin derim. Keyifli okumalar.
Mülksüzleşme
MülksüzleşmeJudith Butler · Metis Yayıncılık · 201723 okunma
Reklam
Daha en başından haz ve acılarımızın süreklilik gösteren bir toplumsal dünyaya, sürerliğimizi sağlayan bir çevreye bağlı olduğu, karşılıklı bağımlı varlıklarız. Mülksüzleştirilebilir olmamızın tek sebebi halihazırda zaten mülksüzleştirilmiş olmamızdır.
“Haklarımız olduğunda bile bu hakları bahşeden ve devam ettiren bir yönetim tarzına ve yasal rejime bağımlıyızdır. Daha haklarımızı, toprağımızı ve aidiyet tarzlarımızı yitirmek suretiyle mülksüzleşmemiz söz konusu olmadan önce bile zaten kendimizin dışındayızdır.''
''Halkları, onları yaşayan ölü statüsüne atayan koşullara tabi kılan bir küresel iktidar kipliği olarak -nekropolitika- kimin harcanıp kimin harcanmayacağını belirler.''
''Bedenlerimiz vasıtasıyla derin ve yoğun toplumsal ilişkililik ve karşılıklı bağımlılık süreçlerine dahil oluruz; teşhir olmuş, parçalara bölünmüş, ötekilere teslim olmuşuzdur.''
Reklam
''Özgürlüklerin eşitsiz dağılımını düzenleyen normatif iktidarlarca mülksüzleştiriliriz. Yerinden edilme, geçim kaynaklarının yok edilmesi, ırkçılık, yoksulluk, kadın düşmanlığı, homofobi, askeri şiddet yoluyla...''
Halkları, onları yaşayan ölü statüsüne atayan koşullara tabi kılan bir küresel iktidar kipliği olarak "nekropolitika" kimin harcanıp kimin harcanmayacağını belirler...
İnsanlar birlikte sokağa çıktıklarında bir tür siyasal bünye oluşur, bu siyasal bünye tek bir sesle konuşmasa da -hatta hiç konuşmasa bile- biçimlenir, çoğul ve inatçı bir bedensel hayat olarak varlığını ortaya koyar.
"Kriz" daimi bir istisna haline geliyor, bu hal de bir kural ve sağduyuya dönüşerek eleştirel düşünceyi ve eylemi lüzumsuz, akıldışı ve nihayetinde gayri vatansever kılıyor.
18 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.