Mülteka (Arapça)

İbrahim Halebi

About Mülteka (Arapça)

Mülteka (Arapça) subject, statistics, prices and more here.

About

Mülteḳa’l-ebḥur, Osmanlı coğrafyasında kapsam ve muhteva bakımından uygulamaya esas kabul edilecek hükümlerin sınırlarının nihaî şekilde tesbitine yönelik giderek artan ihtiyaç neticesinde kaleme alınmıştır. Eserin en önemli özelliği, Hanefî mezhep birikiminden gerek fıkhî faaliyetlerin temelini teşkil edecek meseleler gerekse bu meselelere dair “sahih, muhtâr, esah, müftâ bih, ma‘mûlün bih” gibi kavramlarla yapılan tercihler hakkında VIII. (XIV.) asırdan itibaren azalsa da mevcudiyetini sürdüren bir dizi farklılığı ortadan kaldırmasıdır. Mülteḳā Osmanlı coğrafyasının en yaygın fıkıh metnidir. Kitab, bab ve fasıl tasnifine göre düzenlenen eserin tertip bakımından Kenzü’d-deḳāʾiḳ’i örnek aldığı, ancak metnin iç kompozisyonu açısından önceki muhtasarlardan çok daha sistematik olduğu anlaşılmaktadır. Mülteḳa’l-ebḥur, birkaç önemsiz istisna dışında “mütûn-i erbaa”nın içerdiği meseleleri tamamıyla kapsamaktadır.
Türler:
Estimated Reading Time: 17 hrs. 41 min.Page Number: 624Publication Date: 2019Publisher: Şifa YayıneviOriginal Title: ملتقى الأبحر
ISBN: 9786058582002Country: TürkiyeLanguage: ArapçaFormat: Ciltli
Reklam

About the Author

İbrahim Halebi
İbrahim HalebiYazar · 7 books
On sekizinci asırda yetişen Hanefî mezhebi fıkıh âlimlerinden. İsmi, İbrâhim bin Mustafa bin İbrâhim el-Halebî'dir. Künyesi, Ebü's-Safa; lakabı, Burhanüddîn'dir. Haleb'de doğdu. Doğum târihi kesin olarak bilinmemektedir. 1776 (H. 1190) senesinde İstanbul'da vefât etti. İbrâhim Halebî önceleri bir sanatla meşgulken bir rüyâ gördü. Rüyâsını Haleb'de bulunan Kâdiriyye büyüklerinden Şeyh Sâlih el-Mevâhibî'ye anlattı. Şeyh Sâlih de rüyâyı İbrâhim Halebî'nin ilim öğrenmesi gerektiği şeklinde tâbir etti. Bunun üzerineİbrâhim Halebî Kâhire'ye gidip yedi sene aklî ilimleri okudu. Yedi sene sonra Haleb'e döndükten sonra naklî (dînî) ilimleri öğrenmeye karar verdi. Şam yoluyla Hicaz'a gitmek üzere yola çıktı. Dımaşk'a (Şam'a) gidip, Ebü'l-Mevâhib bin Abdülbâki, İlyâs el-Kürdî, Muhammed Habbâl gibi âlimlerden naklî ilimleri öğrendi. Ayrıca tasavvuf yolunda Abdülganî Nablüsî hazretlerinden feyz aldı. Hicâz yolculuğuna devâm ederek, Mekke-i mükerremeye vardı. Orada da o beldenin büyük âlimlerinden ilim öğrendi. Daha sonra Kâhire'ye geldi. Hanefî mezhebi âlimlerinden Seyyid Ali ed-Darîr'in derslerine devâm ederek aklî ve naklî ilimleri tamamladı. Aynı zamanda ders verme husûsunda hocasına yardımcı oldu. Mısır'daki diğer âlimlerden de ilim öğrenip, icâzet (diploma) aldı. Zekâsının ve ifâdesinin kuvvetliliği, ilimdeki yüksekliği sebebiyle kısa zamanda Mısır'da tanındı. Şöhreti her tarafa yayıldı. İlim öğrenmek isteyenler akın akın derslerine geldiler. O sırada Mısır emirlerinden Yûsuf-ı Kethüdâ'nın imâmı oldu. Onun vefâtından sonra emir Osman-ı Kebîr'e bağlanarak, çok ikrâm ve hürmet gördü. Bâzı olaylar üzerine, Mısır tarafından vekil olarak İstanbul'a gönderildi. Burada Sadrâzam KocaRâgıb Paşa ile görüşmüş, sadrâzam bu zâtın ilim ve fazîletine hayran kalarak kendine hoca kabûl etmiş, yanında bulundurmuş ve ondan çok istifâde etmiştir. İstanbul'da kalıp, şeyhülislâmla ve diğer âlimlerle de görüşen İbrâhim Halebî, ilim öğretmeye burada da devam etti. Daha sonra Mısır kâdılığı ile taltif edilerek, Mısır'a gitmek üzere hazırlandı. Fakat bu sırada da ortaya çıkan bâzı mâniler sebebiyle İstanbul'da kaldı. Bir müddet kâdıasker Abdullah-ı Rûmî İrânî'nin yanında müfettiş olarak vazîfe yaptı. Bundan sonra yine ders vermeye devâm edip, daha sonra şeyhülislâmlık ve kâdıaskerlik makâmlarına gelecek zâtların da bulunduğu birçok âlime hocalık yaptı. Süleymâniye Medresesinde müderris olarak ders verdi. Sultan Selim veAyasofya Câmii medreselerinde de ders okuttu. Ömrünün sonuna doğru yaşı ilerlediği ve bünyesi zayıfladığı hâlde gece gündüz kitap mütâlaa edip, eser yazdı. 1776 (H. 1190) senesinde İstanbul'da vefât etti. Eyyûb Sultan hazretlerinin türbesi civârında defnedildi.