Madem bu derece bu hastalık bize bu zulmü etmiş, bizi öldürüyor. Biz de o katilimizden kısasımızı alıp öldüreceğiz. "Allah'ın rahmetinden ümidinizi kesmeyiniz." kılıcıyla o ye'sin başını parçalayacağız.
Biz girince konuşmayı kesen Hasan H. Erdem, "Buyurun" dedi. Biz de, "Bizi Bediüzzaman Hazretleri gönderdi. Size selamı var. Bu kitapları tashih buyuracakmışsınız." dedik. O, önce şöyle bir gülümsedi; sonra da "Şimdi sizlere bu tashih buyurma meselesini bir anlatalım." diyerek başladı anlatmaya: "Ben medresede
Eger zekiler, zekâlarının zekâtını; zenginler de, velev zekâtın zekâtını milletin menfaatine sarf etseler, milletimiz de başka milletlere yolda karışabilir.
Bir işin yapılması için "Kim var orada?" denilince, merhum Necip Fazıl'ın dediği gibi, "Sağına soluna bakmadan, 'Ben varım' diyebilmek" ideal bir gençlik ruhunu gösterir.
Yeni ve modern fenlerden haberi yok
diye, ihtisas yaptığı İslâmi ilimlerdeki bilgisini de bir insanın inkâr etmek, kabul etmemek yanlıştır. Herkes her şeyi bilecek diye bir kaide yoktur.