Müslüman Bilim Adamları kitaplarını, Müslüman Bilim Adamları sözleri ve alıntılarını, Müslüman Bilim Adamları yazarlarını, Müslüman Bilim Adamları yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bugün kullandığımız terimlerin hemen hemen hepsinin Avrupa menşeli olmasından dolayı, ilk bakışta bütün bunların Avrupalılar tarafından bulunduğu zannını bizde uyandırmaktadır.
İlmin hükmü hak ve emrin bilinmesi ile mukayyeddir.
İlmin Hakkı, hak ve hakikati takip etmesinde, hakka tallukunda, emri hakkı isabetinde ve daima Allah'ın rızasını arayıp ahkam-ı Hakkı idrak ve istinbât etmesinde, hasılı Allah için olmasındadır.
Yoksa vakıa mutabık olmayan, hak esası üzerinde yürümeyen, Allah'ın hükmüne muhalif bulunan,
Savaşlar yavaş yavaş alimlerin azalmasına ve eski kıymetlerini kaybetmelerine sebep oluyordu. Alimler böyle zamanlarda hırpalanıyor m, esir ediliyor ve en kötüsü öldürülüyordu. en azından hakarete duçar oluyorlardı.
• İspanya'nın zaptı sırasında Xiemenes adında bir kardinal gırnata'nın Babürremle meydanında bir milyona yakın kitap yakmistir.
• İspanya Hristiyanların eline geçtikten sonra İslam medeniyeti namına ne varsa yok ettiler o zamana kadar RASAT kulesi görmemiş olan Avrupalılar RASAT kulesi gördükleri zaman Çan kulesi zannedip Çan takmışlardı. (1492)
• Moğollar 1200 1221 yılları içinde bütün Türk İslam ve harizmi fethettiler. Bağdat şehri ise 1258 yılında moğolların eline geçti...bağdat'ın zaptı sırasında oradaki 36 kütüphanenin kitapları tahrip edilerek Dicle dökülmüştü.
•Ankara Savaşı'nın sonunda da Timur komutanlarını Bursa taraflarına göndererek oraları yağmalatmisti. bu yağma sırasında timur'un emiri şeyh Nurettin Bursa'da halka yapmadığını bırakmadığı gibi devrin meşhur alimlerinden Veliyullah Seyyid Muhammed Buhari Emir sultanı, Mevlana Şemsettin Fenari ve Muhaddis Şeyh Muhammed cizri'yi yakalayıp ellerini bağlayarak timur'a getirmişti.
Müslüman alimler devrin Bizans hükümdarı halifesi sultanı veya emir'i tarafından himaye görürlerdi. Bu himaye onları başkalarına karşı korumak demek değildir. sadece onların gelirini temin edip geçimlerini sağlayacak bir aylık bağlamalarıdır.
• bütün alimler Müslüman olsun gayrimüslim olsun muhakkak bir hükümdarın sarayı'nda onun hizmetinde bulunurdu. Müslüman olan alimlere lakap olarak eğer varsa Alaaddin reşidüddin gibi sonuna din kelimesi getirilerek çağırılırdı. Gayrimüslim alimlere de Alauddevle, Residuddevle denilirdi. Bu lakaplar onların Müslüman olup olmadıklarını gösterirdi. fakat ilim bakımından ayrım yapılmaz hepsine ilimlerine göre aylık bağlanır ayrıca ihsanlarda bulunurdu. Bu yüzden çok zengin olan alimler bile yetişmişti. çünkü onların ilmi çalışma yapabilmeleri için geçim sıkıntısı çekmemeleri zaruri idi.
• Devrin halifesi veya hükümdarı sarayı'nda ilmi münazaralar tertip eder bu münazaraları çeşitli alimler katılır ve halifenin huzurunda fikir teatisinde bulunurlardı. bu münazaralarda en güzel fikir ileri süren veya fikrini en iyi ispatlayan yeni görüş ve keşiflerini bildirenlere hediye ve mükafatlar verilirdi.
• Alimler hazırladıkları bazı kitapları devrin halifesi hükümdarı veya emir'in inadına telif derlerdi. yaptıkları bu hediyeden dolayı adına ithaf edilen halife veya hükümdar o alime külliyatı miktarda bahşiş verirdi.
• fakat sonraları 13 yüzyıldan itibaren bu Usul Yavaş yavaş ortadan kalktı. Bunun yerini adam kayırma rüşvet iltimas aldı. İlmi yüksek olanı değil daha az olana yüksek mevkiler verildi.
ilk defa büyük çaplı olmak üzere 11 yüzyılda Selçukluların meşhur veziri nizamülmülk Bağdat'ta 1066 da dünyada şöhret kazanan nizamiye medreselerini açtı daha önce Abbasi halifesi memun Horasan'da valiliği sırasında bir medrese açmıştır.
-Meşhur alimlerden ibni Furk'un medresesi,
-Ebubekir el beyhaki'nin medresesi olan Medreseyi Beyhakiyye,
-Sultan Gazneli Mahmut'un kardeşi Nasr bin Sebük Tegin in yaptırdığı Medrese-i Saidiyye,
-Meşhur bir vaiz olan İsmail ustura Bade nin yaptırdığı medrese,
-Fatih Ebu İshak el isfehani adına yapılan medrese ilk medreselerdendir.
• Osmanlılarda ilk medrese Orhan Gazi tarafından 1331 de iznik'te yaptırıldı. Medreseye ilk olarak Mevlana Davut Kayseri'yi tayin etti.