Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Muvafakat-ı Sahabe

Mustafa Tunçer

Muvafakat-ı Sahabe Sözleri ve Alıntıları

Muvafakat-ı Sahabe sözleri ve alıntılarını, Muvafakat-ı Sahabe kitap alıntılarını, Muvafakat-ı Sahabe en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
“Müslüman erkekler, müslüman kadınlar, mümin erkekler, mümin kadınlar; ibadet ve itaat eden erkekler, ibadet ve itaat eden kadınlar...” (el-Ahzab 33/35) mealindeki ayetin Ümmü Ümâre el-Ensârî'nin Resûlullah'a gelerek “Ben her şeyi erkekler için görüyorum, kadınlar için bir şey görmüyorum,” demesi üzerine indiği nakledilmektedir. 144 Taberî, Hz. Peygamber'e soru soranın Ümmü Ümâre değil de Ümmü Seleme olduğunu belirtmektedir. 145 Benzer şekilde Ümmü Seleme’nin kadınlara yönelik ifadelerin azlığı nedeniyle Hz. Peygamber'e nedenini sorması üzerine Âl-i İmrân 195 ve Nisâ suresi 32. ayetlerinin indiği de rivayet edilmektedir. 146 Görüldüğü üzere Ümmü Seleme’nin, kadının Kur'an'daki konumunu irdelemeye ve anlamaya yönelik bir çaba içine girmesi nedeniyle vahiy sürecinde muhatap alındığının da bir göstergesidir.
İnsanların ihtiyaçlarına karşılık veren vahiyler herhangi bir şahsın müracaatı üzerine gerçekleşmiş olsa da sadece söz konusu şahısla alakalı ferdî bir hüküm ihdas etmemekte toplumun tüm fertlerini kapsayacak şekilde nazil olmaktaydı. Bu durum Kur'an'ın ayet ayet nazil olmasının veya tedricen nüzûlünün bir gereğiydi. Diğer kutsal metinler bir anda indiği için 104 bu durum o metinler için söz konusu değildir. Bu itibarla söz konusu ihtiyaç ve talepleri karşılamak üzere inzâl edilen vahiy örneklerine ancak Kur'an'da rastlamak mümkün olabilir.
Reklam
Sahabe Kur'an İlişkisi
Sahâbeden hem Abdullah b. Mesud'un “Kur'an'ın gönderilmesinin temel hedefi; onu okumak değil, amel etmektir, de Muaz b. Cebel'in “Ne kadar bilgi sahibi olursanız olun amel etmedikçe/pratiğe dökmedikçe Allah size bilginiz yüzünden ecir verecek değildir, şeklindeki sözlerinden bu hususu içselleştirdikleri, Kur'an'ın yüzeysel okunuşundan ziyade aslolan şeyin içeriğinin amelle taçlandırılması gerektiğine dikkat çektikleri anlaşılmaktadır. Bu anlamda sahâbe Yüce Kitabın mesajının ardindaki ilahî murada uygun hareket eden ve toplumsal maslahati da önceleyen tutumları müslümanlara lafzı aşan bir Kur’an okumasını öğreten nesil olarak tanımlanabilir.
Şayet Kur'an Resulullah tarafından söylenmiş bir kelam olsaydı, bu onun diğer sözlerine benzerdi. Çünkü bir insanda iki ayrı tabiat bulunmaz. Halbuki Kur'an üslup itibariyle Resulullah'ın ifadelerine benzemediği gibi hiçbir beşerin sözüne de benzemez.
Hz. Peygamber'in hayatındaki bazı dönemlerin zorlu ve sıkıntılı geçirmesi, vahyin nüzûlünü günlerce ve hararetle bekliyor olması da Kur'an'ın kaynak itibariyle ilâhî olduğunun kanitidir. Şayet Kur’an onun kendi eseri olsaydı elbette bu sıkıntılı anları yaşamaz, kendince bir çözüm bulup yoluna devam eder ya da muhataplarına cevap verirdi. Bu konuya ilişkin en güzel örnek “İfk” hadisesidir. Hz. Peygamber, eşi Hz. Âişe’ye atılan korkunç iftira konusunda günlerce suskun kalmış, onu savunabilecek, masumluğunu ortaya koyabilecek ayetlers inmeden iki cümle dahi kullanmamıştır. Söz konusu olayla ilgili ayetler nazil olunca başta kendisi olmak üzere tüm sevenleri derin nefes alıp rahatlamıştı.
Hz. Peygamberin asm Farklı Fikirlere Getirdiği Muazzam Yorum
Rivayete göre aralarında Abbas’ın da bulunduğu esirlerle ilgili Hz. Peygamber, Hz. Ebû Bekir ile Hz. Ömer'in görüşlerini aldı. Hz. Ebû Bekir, Resûlullah’ın kavminden ve akrabalarından olmaları sebebiyle onların öldürülmemeleri gerektiğini ve Allah'ın belki de onlara tövbeyi müyesser kılacağını belirtti. Hz. Ömer ise “Ey Allah'ın
Reklam
Vahyin Aşama Aşama İnişinin Hikmeti
Vahiy sürecinde titizlikle uyulan tedrici tebliğin yararı şüphesiz büyüktür. Bu sayede vahyin daha ikna edici olduğu ve daha çok kitlelere etkili olduğu söylenebilir. Bu bağlamda Hz. Âişe ile Iraklı bir kişi arasında yaşanan diyalog bu hususa delil teşkil edecek türdendir. Iraklı adam, “Ey müminlerin annesi! Bana mushafını gösterir misin” deyince, Hz. Âişe ona nedenini sordu. Adam, “Çünkü Kur’an düzensiz olarak okunuyor. Ben mushafimi sizinkine göre düzenlemek istiyorum,” şeklinde cevap verdi. Hz. Âişe daha sonra Kur'an'ın peyderpey inişinin hikmetini anlatırcasına şu açıklamayı yapmıştır: “Hangisinin önce veya sonra okunmasının bir zararı yoktur. Önce cennet ve cehennemden bahseden ayetler nazil oldu. İnsanlar İslâm'a yönelince, helal ve haramlardan söz eden ayetler indirildi. Eğer önce ‘içki içmeyin' ayeti inseydi, insanlar ‘asla içkiyi bırakmayız' diyeceklerdi. Aynı şekilde önce 'zina etmeyin' emri gelseydi, onlar “zinayı terk etmeyiz' diyeceklerdi. Mekke'de Hz. Peygamber'e “Ama asıl vadeleri kıyamet günüdür ve kıyamet günü şüphesiz daha dehşetli ve daha acıdır.” (el-Kamer 54/46) ayeti inince ben oyun çağında bir çocuktum, ama Bakara ve Nisâ sureleri nazil olduğunda ise onun yanındaydım.” Daha sonra Hz. Âişe ona mushafını açarak sure ayetlerini yazdırdı.108 Bu rivayetten de anlaşılacağı üzere vahyin nüzûlü peyderpey ve toplumun ihtiyaçlarına ve belli hikmetlere mebni gerçekleşmiştir.
Kur-an'ın anlaşılması öncelikle nazil olduğu toplumun kültürünün ve dil yapısının bilinmesine bağlıdır. Bu da vahyin indiği dönemde Arap toplumunun bilgi kaynakları, düşünme tarzları, toplumsal refleksleri gibi bir çok konunun tetkik edilmesinin yanı sıra vahiy ile toplum arasındaki diyalog sürecinin Kur-an metnine etkisini de göz önünde bulundurulması gerekir.
Kur'an'a İntihal İftirasına Cevap
Öte yandan Kur'an'ın ayrıcalıklı bir şaheser olma vasfına rağmen müsteşriklerden bazıları Kur'an'daki fikirleri Resûlullah'ın çevresindeki Ehl-i kitap mensuplarından almış olduğunu ya da onların kutsal kitaplarından devşirdiğini iddia etmektedir. Bu kapsamda Bernard Lewis “... Açıktır ki o, Yahudi ve Hıristiyanların tesiri altında idi. Onda, pek
“Nüzûl sebepleri veya nüzûl ortamı, anlamada dikkate alınmaz ise, Kur'ân’ın evrenselliği, tarihselliği, yerelliği veya durumsallığı ile ilgili görüşler de doğru dürüst anlaşılamaz. Buna mukabil nüzûl sebepleri ve nüzûl ortamı öne çıkartılır ve Kur'ân metni bu tarihsel bağlama hapsedilir ise, bu takdirde de Kur'ân’ın evrenselliğinden söz edilemez.”
13 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.