Her şeyin anlamsız geldiği, hiçbir şey yapmak istemediğiniz zamanlar olur ya...Kaçmak istersiniz, işinizi bırakmak mesela.Hayatınızdaki büyük amaçların yerini küçücük eylemler alır.Roman ana karakterimiz de böyle hissediyor kendini.Okulunu bırakıyor, bir süreliğine abisinin evine yerleşiyor.Bisiklete biniyor, ( bisiklet çok önemli onun için) komşusunun küçük oğlu ile sağlam bir dostluk kuruyor.Çocukluğun saf dünyasında kendi çocukluğunu tekrar yaşıyor sanki.Çakma tahtası var vazgeçemediği ve top atıyor duvara sürekli.Bir iyi bir kötü arkadaşı var.O böyle nitelendiriyor.Listeleri var, küçükken onun için önemli olanlar, gördüğü hayvanlar gibi.
Tesadüfen bulduğu kitap zamanı, evreni sorgulamasına yol açıyor.Kitabı okurken basit bir metin okuyor hissi verdi bana.Dün gece bitirdim kitabı.Bugün sürekli aklımda, sayfaları karıştırıyorum, burada şöyle bir şey vardı.Hımm...Aaa!Burada da bunu söylüyordu demeye başladım.Bazen böyle oluyor, kitabı okuyup bitirdiğimde üzerine düşününce "vay be" diyorum.İyiymiş!Bu kitapta da bunları yaşadım.Doppler'den daha çok sevdim ben bu Erlend Loe kitabını.