Bunları güneşli bir İstanbul öğlesinde yazıyorum. Mevsim bahar. Uzakta deniz... uzakta gökyüzü.. uzakta en mavi. Demir atmış gemilerin arasından kah bir vapur, kah bir deniz otobüsü, hiç olmazsa bir martı geçiyor. Unutmak istediklerim var, özlediklerim var... uzak... yakın. Her şey yerli yerinde. Ağır bir taş gibi taşıdığım şu kelime: NAL dışında. Onu bir yerlere fırlatsam, atsam hani neredeyse tam olacak.
Sayfa 117