Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Cep Boy

Namaz ve Hikmetleri Risalesi

Bediüzzaman Said Nursî

Namaz ve Hikmetleri Risalesi Gönderileri

Namaz ve Hikmetleri Risalesi kitaplarını, Namaz ve Hikmetleri Risalesi sözleri ve alıntılarını, Namaz ve Hikmetleri Risalesi yazarlarını, Namaz ve Hikmetleri Risalesi yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Amin...
Allah'ım bize hakkı hak olarak göster ve ona uymayı nasip et; bâtili bâtıl olarak göster ve ondan da sakınmayı nasip et. Amin.
Allah'ım bize hakkı hak olarak göster ve ona uymayı nasip et; bâtılı bâtıl olarak göster ve ondan da sakınmayı nasip et. Amin.
Sayfa 163
Reklam
"سُبْحَانَكَ ماَ عَرَفْناَكَ حَقَّ مَعْرِفَتِكَ " dediler. "Senin tarif edicilerin, bütün masnuatındaki mucizelerindir."
Sen her türlü noksan sıfatlardan munezzehsin, seni gereği gibi tanıyamadık.Kitabı okudu
...Alim-i Mutlak bir Kadir-i Hakim, imdatlarına yetişir, bütün istediklerini yapar. Ağlamalarını gülmeye, bağırmalarını teşekkürlere çevirir.
Sayfa 285Kitabı okudu
O vakit kalbe şöyle geldi ki: De o mütehayyir akla: Bak kâinattaki bütün mevcudata; zîhayat olsun, camid olsun, kemal-i itaat ve intizam ile vazife suretinde ubudiyetleri var. Bir kısmı şuursuz, hissiz oldukları halde, gayet şuurkârane, intizam-perverane ve ubudiyetkârane vazife görüyorlar. Demek bir Mabud-u Bi'l-hak ve bir Âmir-i Mutlak vardır ki bunları ibadete sevk edip istihdam ediyor. Hem bak, bütün mevcudata, hususan zîhayat olanlara; her birinin gayet kesretli ve gayet mütenevvi ihtiyacatı var ve vücud ve bekasına lâzım pek kesretli, muhtelif matlubları var; en küçüğüne elleri ulaşmaz, kudretleri yetişmez. Halbuki o hadsiz matlabları, ummadığı yerden, vakt-i münasipte, muntazaman onların ellerine veriliyor ve bilmüşahede görünüyor. İşte şu mevcudatın bu hadsiz fakr u ihtiyacatı ve bu fevkalâde ianat-ı gaybiye ve imdadat-ı Rahmaniye bilbedahe gösterir ki: Bir Ganiyy-i Mutlak ve Kerîm-i Mutlak ve Kadîr-i Mutlak olan bir hâmi ve râzıkları vardır ki her şey ve her zîhayat ondan istiane eder, meded bekliyor. Manen ‎ اِيَّاكَ نَسْتَعٖينُ‎ der. O vakit akıl "Âmennâ ve saddaknâ" dedi.
Sayfa 240Kitabı okudu
Evet, bir genç, hapiste, yirmi dört saat her günkü ömründen tek bir saatini beş farz namazına sarf etse ve ekser günahlardan hapis mâni olduğu gibi, o musibete sebebiyet veren hatadan dahi tevbe edip sair zararlı, elemli günahlardan çekilse, hem hayatına, hem istikbaline, hem vatanına, hem milletine, hem akrabasına büyük bir faydası olması gibi; o on, on beş senelik fânî gençlikle, ebedî parlak bir gençliği kazanacağını, başta Kur'ân-ı Mu'cizü'l- Beyan, bütün kütüb ve suhuf-u semaviye kat'i haber verip müjde ediyorlar.
Sayfa 49 - Yeni Asya Neşriyat
Reklam
Elhâsıl, ibadeti terk eden hem kendi nefsine zulmeder -nefis ise Cenab-ı Hakk'ın abdi ve memlûküdür- hem kâinatın hukuk-u kemâlâtına karşı bir tecavüz, bir zulümdür. Evet, nasıl ki küfür, mevcudata karşı tahkirdir: terk-i ibadet dahi, kemâlâtını bir inkârdır. Hem hikmet-i İlâhiyeye karşı bir tecavüz olduğundan, dehşetli tehdide, şiddetli cezaya müstehak olur.
Sayfa 48 - Yeni Asya Neşriyat
Evet, herkes kâinatı kendi âyinesiyle görür. Cenab-ı Haj, insanı kâinat için bir mikyas, bir mizan suretinde yaratmıştır. Her insan için, bu âlemden hususî bir âlem vermiş; o âlemin rengini, o insanın itikad-ı kalbîsine göre gösteriyor.
Sayfa 47 - Yeni Asya Neşriyat
Öyle de, ibadeti ve namazı terk eden adam, Sultan-ı Ezel ve Ebed'in raiyeti hükmünde olan mevcudatın hukukuna ehemmiyetli bir tecavüz ve manevî bir zulüm eder. Çünkü, mevcudatın kemalleri, Sânia müteveccih yüzlerinde tesbih ve ibadetle tezahür eder. İbadeti terk eden, mevcudatın ibadetini görmez ve göremez. Belki de inkâr eder.
Sayfa 46 - Yeni Asya Neşriyat
"Manen hastasın."
Evet, Cenab-ı Hak senin ibadetine, belki hiçbir şeye muhtaç değil. Fakat sen ibadete muhtaçsın; manen hastasın.
Sayfa 46 - Yeni Asya Neşriyat
Reklam
Çoğunu aza, azını çoğa vermek suretiyle, yirmi üç kısa ve fânî olan dünya hayatına, hiç olmazsa bir saati de beş namaza ve bâkî ve sonsuz uhrevî hayata sarf etmek lâzımdır ki, dünyada paşa, ahirette geda olmasın.
Sayfa 45 - Yeni Asya Neşriyat
وَمَا هٰذِهِ الْحَيٰوةُ الدُّنْيَٓا اِلَّا لَهْوٌ وَلَعِبٌۜ وَاِنَّ الدَّارَ الْاٰخِرَةَ لَهِيَ الْحَيَوَانُۢ (¹) İ'lem Eyyühe'l-Aziz! İnsan bir yolcudur. Sebavetten gençliğe, gençlikten ihtiyarlığa, ihtiyarlıktan kabre, kabirden haşre, haşirden ebede kadar yolculuğu devam eder. Her iki hayatın levazımatı, Mâlikü'l-Mülk tarafından verilmiştir. Fakat o levazımatı cehlinden dolayı tamamen hayat-ı fâniyeye sarf ediyor. Halbuki o levazımattan lâakal onda biri dünyevî hayata, dokuzu hayat-ı bâkiyeye sarf etmek gerektir. 1. Bu dünyaya hayatı bir oyun ve oyalanmaktan başka bir şey değildir. Asıl hayata mazhar olan ise ahiret yurdudur. (Ankebut Suresi: 64.)
Sayfa 44 - Yeni Asya Neşriyat
58 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.