Giriş kısmından bitimine kadar ilk ciltte bir çok isme yer verilmiştir. Kitap benim hoşuma gitmedi. Benim okuyacağım tarzda kitaplardan değildi. İlk olarak 1880 yılında yayımlanan Nana o yılları veya o zamanlı olaylara değinilerek ilerlemesi pek hoş değildi sadece bu roman değil, bütün romanlarda hoşuma gitmiyor. Kelimeleri, cümleleri konusu sağlam olan her roman her yaş her zamanda anlaşılır. Ünlü olması değerli bir roman olması herkesin beğenisini kazanacağı anlamına gelmez. Benim anlayışımda kendini anlatan yazarlar bazı olayları romana olduğu gibi işlemesi saçma geliyor. Ayrı milletlerden okur olması isteniyor ise ve dünyaca küresel olmasını sesinin duyulması istiyorlarsa pasif yazar değil, olaylara kök salan yazarlar olması geriyor. Emile Zola bir yaşam ailesini seriler içinde yer vererek ve o an ki yaşam tarzlarını dile getirmeye çalışmış bu konuda başarılı olmuştur. Fakat bu hiç bir teknik gerektirmeden yazıldığını gösterir benim gözümde.
İçeriği ;
Tiyatro oyuncusu olan Nana'nın güzelliği ile bütün çevresindeki evli, bekar, genç peşine takılır güzelliği,teni içinde yanar kavrulurlar, istek arzuları içinde peşinde sürekli koşarlar, evinin zili susmaz.
Ara sıra bazı evlerde toplanır çakır gül gülistanlık sabahlamalar oluncaya değin kahkahalar dedikodular tartışmalar, gırgır komiklikler bitmez. Nana bazen kadınların eleştirisine, bazen erkeklerin kendisine değer vermeyerek bir başkası ile zaman geçirdiği için, dilsiz göz ile eleştirilir, linç edilir.
Not: Diğer cilt okunur mu okunmaz mı bilemiyorum, şuan kararsızım. :)