Prens Caspian

Narnia Günlükleri 4

C. S. Lewis

Narnia Günlükleri 4 Posts

You can find Narnia Günlükleri 4 books, Narnia Günlükleri 4 quotes and quotes, Narnia Günlükleri 4 authors, Narnia Günlükleri 4 reviews and reviews on 1000Kitap.
Arada bir kalenin bahçesinde görülen o sıradan, dilsiz sincaplardan çok daha büyüktü; aslında neredeyse teriyer cinsi bir köpek kadardı. Yüzündeki ifadeden konuşabildiği belli oluyordu. Asıl zorluk onu susturmaktı, çünkü bütün sincaplar gibi o da çok gevezeydi.
Uzun kayın ağaçlarının arasına gelene kadar yürüdüler. Mantarsever orada, “Pervane! Pervane! Pervane!”diye bağırdı ve bağırır bağırmaz, başlarının üzerine gelinceye kadar daldan dala atlayan, Caspian’ın o güne kadar gördüğü en muhteşem, kıpkızıl bir sincap peydahlandı. Arada bir kalenin bahçesinde görülen o sıradan, dilsiz sincaplardan çok daha büyüktü; aslında neredeyse teriyer cinsi bir köpek kadardı. Yüzündeki ifadeden konuşabildiği belli oluyordu. Asıl zorluk onu susturmaktı, çünkü bütün sincaplar gibi o da çok gevezeydi. Hemen Caspian’ı buyur etti ve fındık isteyip istemediğini sordu. Caspian evet deyip teşekkür etti. Pervane fındık getirmek üzere sıçrayarak uzaklaşırken, Mantarsever Caspian’ın kulağına, “Onu izleme! Diğer yöne bak. Yiyecekleri sakladıkları yere giderlerken onları seyredersen, fındıkları sakladıkları yeri öğrenmeye çalıştığını düşünürler – bu sincaplar arasında saygısızlık anlamına gelir” diye fısıldadı. Bir süre sonra Pervane fındıkla geri döndü. Caspian fındığı yedikten sonra Pervane, diğer arkadaşlarına bir haber iletmeyi isteyip istemediklerini sordu. “Toprağa bir kez olsun dokunmadan düşünebileceğiniz her yere gidebilirim” dedi. Mantarsever ve cüceler bunun çok iyi bir fikir olduğunu düşündü – tuhaf isimli her türden insana iletilmek üzere, üç gün sonra gece yarısında, Dans Bahçesi’nde yapılacak yemekli bir toplantı mesajı verdiler
Reklam
Ağaçların arasındaki bir açıklıkta yosunla kaplanmış içi kof, yaşlı bir meşe ağacına yaklaştılar. Mantarsever pençesiyle ağacın gövdesine üç kez vurdu. Hiç cevap yoktu. Sonra tekrar vurdu ve içeriden cılız bir ses geldi: “Toz ol. Henüz kalkma zamanı değil.” Fakat üçüncü defa çaldığında, içerden küçük bir gökgürültüsünü andıran bir ses duyuldu, kapıya benzer bir şey açıldı ve küçük gözlerini kırpıştıran üç şişman ayı göründü. Her şeyi anlattıklarında (bu epey zaman aldı, çünkü ayılar uyku sersemiydi) tıpkı Mantarsever’in dediği gibi, onlar da bir âdemoğlunun Narnia kralı olması gerektiğini söyleyip Prens’i öptüler – burunlarını çekerek ıslak ıslak öpmüşlerdi. Sonra ona bal ikram ettiler. Caspian sabahın bu vaktinde ekmeksiz bal yemek istemiyordu aslında, ama teklifi geri çevirmenin kaba bir davranış olacağını düşündü. Dişlerine yapışan balı temizlemesi epeyce vaktini aldı.
“Önce üç şişman ayıyı ziyaret edeceğiz” dedi Yaygaracı
Caspian’ın hayatının en güzel günleri şimdi başlıyordu. Çimlerin üzerindeki çiyi parıldatan güzel bir yaz sabahı, Caspian, Porsuk ve iki cüceyle birlikte ormandan yukarı, eyere benzer bir vadiye gitti ve oradan da Archenland’ın yeşil yaylalarına bakan, güneşli güney yamaçlarına doğru yola çıktılar.
Epeyce konuştular, sonunda Caspian’ın kalması gerektiği konusunda anlaştılar. Hatta, dışarıya çıkmayı becerir becermez Caspian’a, Yaygaracı’nın ‘diğerleri’ diye söz ettiği yaratıkları göstermeyi vaat ettiler. Anlaşılan bu vahşi topraklarda, Narnia’nın eski günlerinden kalan her türlü yaratık gizli gizli yaşıyordu hâlâ.
Reklam
463 öğeden 321 ile 330 arasındakiler gösteriliyor.