Şaşkınlıkla okuduğum kitaplardan biri oldu. realizmi resmen kitaba sığdırmış yazarımız.
En son ne zaman bu kadar gerçekçi bir roman okudum, hatırlamıyorum. narziss ve goldmund sembolizasyonu üzerinden gerçekçiliği bu kadar iyi işlemek gerçekten aşık olunası. Başından sonuna sanat kokuyor kitap.
İncelemelerde göremedim ama okuyan bilmiyorum dikkat etti mi Avrupa'nın kilise karanlığından nasıl kurtulduğunu işlemiş Hesse. Çok cezbetti beni bu eser.
Kitabın felsefi perspektifi de oldukça iyi. Çok gezen mi, çok okuyan mı? Çok düşünen mi, akışına bırakan mı? Deneyim mi, akıl mı? diye sormuş Hesse aslında.
Bizi biz yapan deneyimlerimiz mi yoksa aklımız mı? narziss ve goldmund sembolizasyonu ile irdelenen de tam olarak bu durum. Biri saf deneyim, diğeri saf akıl.
Sonunda ise deneyim ve akıl bir araya gelerek itiraflarda bulunurlar. Bu bölüm ise fazla değinmeyeceğim kısmı olacak çünkü kendiniz okumalısınız bu güzel kitabı. Kendi dünyanızda kendi algı çerçevenizde bulmalısınız mesajı.
Hesse'nin bıraktığı şu notu paylaşarak noktalayayım incelemeyi;
"Bu kitapta, çocukluktan beri içimde taşıdığım Almanya'yı ve almanlık ruhunu bir kez olsun dile getirmek ve onlara duyduğum sevgiyi itiraf etmek istedim. Bugün, alman olan her şeyden nefret ediyorum çünkü."