Batı'da eğitim reformu, biliyoruz, önce ortaçağdan kopmakla ve Aydınlanma sayesinde olmuştur; ona, Sanayi Devrimi'nin açtığı ufuklar eklemiştir. Osmanlı İmparatorluğu'nda, modern eğitim adına "aranışlar ve yeğleyişler", eskiden kesin bir kopma olmadan sürdürüldü. Bizde, kendi ortaçağımızdan köklü bir sıyrılma ise, Cumhuriyet Aydınlanması ile gerçekleşti ve bütün bir toplumu içine alan bir kültür devrimine vardı. Bu bakımdan, "laik ve ulusal eğitim" ilk adım idiyse, "alfabe değişikliği ve dil devrimi", okulla sınırlı olmayıp doğrudan halk kitlelerine açılıyordu.
Milli Eğitim Bakanlığı, 1 Şubat 1949 tarihli bir genelge yayınlayarak ilkokullarda program dışı din dersleri okutulmasını ister; 4 Kasım 1950 tarihli bir genelgeye de bu dersler programa alınır.
Lâik eğitimde açılan ilk gedik budur.