Nasrettin Hoca bir gün rüyasında şeytanı görmüş.
Görür görmez de sakalına yapışmış ve var gücüyle çekiştirmeye başlamış.
Şeytan acıdan feryat figan bağırmış, Hoca ise,
"Bu hissettiğin acı, doğru yoldan çıkardığın ölümlülere
çektirdiğin acının yanında hiç bir şey" demiş.
Daha da kuvvetli çekmeye başlamış.
Sakalı öyle bir çekmiş ki can acısından bağırarak uyanmış.
Ancak o zaman, elinde tutmakta olduğu sakalın kendi sakalı olduğunu anlamış.
Derler ki: -"Düğün var falanca yerde.
Kazanlar dolusu pilavla zerde!
Galiba şimdi de yemek zamanı..."
Görmeyin Hoca?daki heyecanı.
Bir anda zihni allak bullak olur.
Ne yapsa da gitse düğün evine?
Düşünür taşınır, çareyi bulur.
Çabucacık bir zarf alır eline;
Alı al moru mor, kapıya damlar.
Açıp ne istediğini sorarlar.
-"Bir mektubu var da ev sahibinin;
Onu getirmiştim..." -"Eh! Buyrun, girin."
Sırtında samur bir kürk, görünür ev sahibi.
Hoca zarfı eline tutuşturduğu gibi
Geçer kurulur sofranın başına;
Çala kaşık dalar düğün aşına.
Adam bakar bakar zarfın üstüne;
Sonra Hoca'ya der ki: -"Yahu, bu ne?
Üzeri yazılı değil bu zarfın."
Hoca içine gömülüp hoşafın:
-"Aceleye geldi, der, af buyurun;
İçi de yazılı değildir onun."
"... Dostum Şevket Rado bana Nasrettin Hoca'ya ait fıkraları da
manzum olarak yazmamın iyi bir şey olacağını söylemişti. (...)
Bu fıkraları bulabilmek için birkaç kitap karıştırdıktan sonra gördüm ki
ünü yabancı ülkelere kadar yayılmış olan bu milli kahramanın hikayeleri
daha hala Türkçe olarak yazılmamış.
Güzel bir üsluptan geçtim, okuduğum kitaplarda, doğru dürüst
bir Türkçe bile yoktu. Bunun üzerine de, bu fıkraları okunabilir bir dille
yazmanın, küçümsenmeyecek bir iş olduğuna inandım.
Yazdığım Nasrettin Hoca fıkralarının, bugüne kadar yazılanların
en iyisi olduğunu söylersem pek de böbürlenmiş sayılmam."
Hocaya sormuşlar:
"Hocam, hekimlikten anlar mısın?"
Hoca:
"Anlarım..." demiş ve şöyle özetlemiş:
"Ayaklarını sıcak tut, başını serin.Kendine bir iş bul, düşünme derin."
Kitapta bir araya getirilen ve Nasrettin Hoca kimliğine bürünen bu fıkralar, Orhan Veli'nin kattığı sevimlilikle karşılıyor bizi.Nasrettin Hoca toplumu her yönüyle anlatmış olduğu fıkraları yıllardır dinliyoruz ama şimdi yazılı olarak okumak nasip oldu.Hani diyorlar fıkra hem güldürür hem de düşündürür aynen öyle her bir fıkrayı okurken hem gülüyor hem de olay ile ilgili biraz düşünüyordum.
Sadece 1 saat içerisinde bitirdim bu kitabı. İçinde küçük küçük fıkralar olan güldürürken öğreten bir kitaptı. Genel olarak beğendim fakat bazı fıkraları okurken sıkıldım. Sebebi bu fıkraların bir anlamı olmamasıydı. Böyle fıkralar kitapta bol olduğu için ne yazık ki puanım da düşük oldu.
Kaç yaşındasınız? Bu yaşınıza kadar Nasrettin Hoca ile tanışmayanınız var mı? Peki bu kitaptaki şiirsel anlatımlara baktınız mı? Usta bir şairden muhteşem bir dili kullanma becerisi... Çocuklarınız için alıp, kimse farketmeden okuyup, ufak dersler çıkarmaya devam edebilirsiniz.
Bilmiyorum ama insan en az bir tane Nasretin Hoca fıkrası bilmeli bu hayatta, insan tanışmalı hocanın mizahsel bir olayı kurgulayışının, olayı misali en kestirme ve kalıcı şekilde anlatışını bilmek gerekir.
Nasrettin Hoca ile tanışma yanınız var ise bu kitabı okumalısınız..
Bu kitaptaki hocanın toplumu her yönüyle anlatmış olduğu fıkraları şiirsel anlatımlarla kaleme alınmıştır.
Hem gülüp hem düşündüğünüz güzel fıkralarla buluşmanız dileğiyle...