Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

National Geographic Traveler - Kış 2020

National Geographic Traveler

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
YENİ YEŞİL OTELLER Sürdürülebilir seyahate yönelik talep her geçen gün artıyor; eko–oteller de çevrelerine ve yerel topluluklara karşı duyarlı ve ölçülü olmanın yeni yollarını arıyor. Yeni yöntemler arasında jeotermal enerji kullanmak, ileri dönüştürülmüş mobilyalardan yararlanmak ve gıdayı doğrudan tarlalardan almak yer alıyor. Bu adımları atan kuruluşlar arasında safari kampları da var, kent merkezlerindeki oteller de.
GÖBEKLİTEPE - ŞANLIURFA Buranın ne kadar eski olduğunu idrak etmekte zorlanıyorum. Evet, pek çok kez duyduğum üzere 11 bin 500 yaşında, orasını anladım. Ama bunlar o kadar büyük sayılar ki, mesela 7 bin 500 yaşında olmaktan ne farkı var, anlayamıyorum. Sonra durup bir düşünüyorum. Bakmakta olduğum tapınak yazıdan daha eski. Tekerlekten, çanak çömlekten, kalıcı yerleşimlerden, hatta tarımdan bile daha eski. Giza Piramitleri yapıldığında 7000 yıllıkmış; son mamut öldüğünde ise kabaca 7500 yaşındaymış. Bir düşününce, İS 13000 yılına, Göbeklitepe’nin yapıldığı yıla olduğumuzdan daha yakınız. 13000 yılı. Böyle bir yıl olduğundan haberim dahi yoktu. Şanlıurfa’da, Göbeklitepe’deyim; bir seyir iskelesinden dünyanın en eski tapınağına bakıyorum ve ister istemez türümüzün varlığı hakkında düşüncelere dalıyorum.
Reklam
MOSTAR – BOSNA HERSEK Bosna Savaşı (1992–1995) sırasında kısmen yıkılmış olan kentte geçmişin izleri hâlâ taze. 15. Yüzyılda Osmanlı’nın bir sınır kasabası olup gelişen kentin tarihi merkezindeki pek çok bina, Dayton Barış Antlaşması’yla Batı Balkanlar’da görece huzurlu bir ortam sağlanmasının ardından geçen 25 yılda yeniden inşa (ve restore) edildi. Neretva Nehri üzerindeki Mostar’da gezerken mermilerle delik deşik olmuş binaların da, hemen yanı başlarındaki yenilenmiş apartmanların da önünden geçeceksiniz. Yerel ve uluslararası sanatçılar, terk edilmiş yapıları düzenli olarak rengârenk duvar resimleriyle süslüyor, böylece Balkanlar’ın pek keşfedilmemiş bu cevherini daha çekici kılan bir sokak sanatı seçkisi oluşturuyor. Mostar’ın en somut barış simgesi ise 16. Yüzyıldan kalan ve 2004’te yeniden inşa edilen Stari Most (Eski Köprü). Köprü, kentin çoğunluğu Hıristiyan– Hırvat olan batısıyla Müslümanların ağırlıkta olduğu doğusu arasında bağ kuruyor. Mostar Köprüsü ayrıca en az 400 yıllık bir geleneğe de sahip: Cesaretlerini kanıtlamak isteyen delikanlılar, 25 metre yükseklikten suya dalıyor.
PRAG Prag gökyüzünü gözlemlemek için özellikle öne çıkan bir kent değil, ancak kent tarihinin astronomi ve astroloji ile ilgili kısmı, bu iki disiplinin birbirine karışmış olduğu bir dönem olan 17. yüzyıla dek uzanıyor. Sanata ve bilime kol kanat geren İmparator II. Rudolf’un döneminde Prag astronomlar, filozoflar ve simyacılar için bir vaha hâline gelmişti. Bunlardan biri de, Katoliklikle bağdaşmayan inanışları nedeniyle 1600 yılında Avusturya’dan sürülen yetenekli matematik öğretmeni Johannes Kepler’di. Kepler Prag’a, gözlemci Tycho Brahe’nin çırağı olarak geldi (bu ikili, gözlemevinin yaklaşık bir kilometre ötesindeki bir bronz heykelle ölümsüzleştirilmiş durumda) ve Karl Köprüsü’nün dibindeki Karlova Sokağı numara dörtteki ufak bir dairede yaşadı. Ek iş olarak da mistik eğilimleri olan imparatora yıldız falları yazdı. Kepler’in çığır açan metni Harmonices Mundi neredeyse tam 400 yıl önce yayımlandı. Bu eser, Kepler’in gezegenlerin güneş çevresinde çember değil elips hâlinde hareket ettiğini ortaya koyan gezegen hareketi incelemelerinin genişletilmiş hâliydi.
GALLER YOLU – Birleşik Krallık Ayrıntılı bir biçimde haritalandırılmış, yepyeni üç ulusal rotaya verilen ortak ad olan Galler Yolu, efsanelerle dolup taşan bu ülkenin en güzel yerlerinden geçiyor. 300 kilometre ile bu üç yolun en uzunu olan Cambria Yolu, ülkenin belkemiği boyunca kuzeyden güneye doğru kıvrılıyor. Dağlar ile deniz arasında uzanan 290 km’lik Sahil Yolu ise ülkenin batı kıyılarındaki Cardigan Körfezi’ni izliyor. Kalelerle bezeli Kuzey Galler Yolu ise yüzlerce yıllık bir ticaret yolunu izleyerek 120 kilometre boyunca ilerliyor ve Kuzeydoğu Queensferry’den Anglesey Adası’na uzanıyor. Her rota maceraya açılan ayrı birer kapı: Snowdon Dağı’nda Edmund Hillary’ nin adımlarının izini sürebilir; Adventure Parc Snowdonia’nın sörf havuzunda şansınızı deneyebilir veya Pembrokeshire kıyılarında kıyı traversi (kaya tırmanışı, uçurum atlayışı, şnorkel ve daha fazlasını birleştiren yeni bir spor) yapabilirsiniz.
BEYAZA DOĞRU Kar, hayal dünyamızdan fırlamış kadar gerçek ötesi bir şey olabiliyor. Yeryüzünü bir battaniye gibi sarıp sarmalıyor, zamanı yavaşlatan donmuş bir iklimin keskin hatlarını yumuşatıyor. Köpek kızağı kullanan Grönlandlılar için ise kış, yaşamın ayrılmaz bir parçası; donan sular adalar arasında erişimi sağlıyor ve keşfe davetiye çıkarıyor. Yılın bu zamanı, körfezler adeta birer yola dönüşüyor; ücra kıyılarda yaşayan topluluklar arasında temel ulaşım aracı olarak kullanılan kızaklar, Uummannaq (fotoğraftaki) gibi adaları anakaraya bağlayan kalın deniz buzu ve ülkenin yüzde 81’ini kaplayan buz kütlesi üzerinde kayıp gidiyor. Kuzey Kutup Dairesi’nin oldukça kuzeyinde yer alan, kalp biçimli granit bir dağın eteğinde konumlanan Uummannaq’taki çocukların, Noel Baba’nın burada yaşadığını düşünmeleri hiç de şaşırtıcı değil. Noel Baba’nın gerçekten de burada bir evi var –bu ev Danimarka yapımı bir televizyon projesine ait olsa da, uzun kış gecelerinde her eve lazım olan birazcık hayal gücünün yardımıyla kalpleri ısıtıyor.
Reklam
TELC - ÇEKYA Çekya’nın güneyinde yer alan ve göz kamaştırıcı bir İtalyan Rönesansı mimarisine sahip Telč kasabasının, bazen Çekya’nın Floransa’sı olarak adlandırılması boşuna değil. Kuzeydeki Prag ile güneydeki Viyana’nın ortasında kalan bu masal kasabası resmi olarak 14. yüzyılda, Bohemya, Moravya ve Avusturya arasında sıkça kullanılan ticaret yolları üzerinde bir kesişim noktası olarak kurulmuş. Çekya’ya gelen yabancı gezginler genellikle ülkenin başkenti Prag ve Bohemya’nın tarihi kasabası Český Krumlov’a üşüşüyor. Ancak Moravya ve Bohemya arasındaki sınırda yer alan Telč’e geldiğinizde Çek gezginlerle karşılaşma olasılığınız daha yüksek. Taş duvarlar ve insan yapımı bir balık göletleri sistemi, Telč’in tarihi merkezini (bir UNESCO Dünya Miras Alanı) korumaya yardımcı oluyor. Üçgen biçimli Pazar yeri, gökkuşağının pastel tonlarındaki kasaba evleriyle çevreleniyor. Aslen ahşaptan yapılan bu evler, 1530’da kasabayı mahveden devasa yangından sonra taştan inşa edilmiş. Meydandan Telč Şatosu’na doğru bir yürüyüş yapın. İtalyan zevkleriyle Telč’in süslü stiline esin veren asilzade Hradecli Zachariáš ve eşi Kateřina, eskiden Gotik bir kale olan bu yapıyı bir Rönesans şaheserine dönüştürmüş.
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.