National Geographic Türkiye - Sayı 208 (Ağustos 2018) Sözleri ve Alıntıları
National Geographic Türkiye - Sayı 208 (Ağustos 2018) sözleri ve alıntılarını, National Geographic Türkiye - Sayı 208 (Ağustos 2018) kitap alıntılarını, National Geographic Türkiye - Sayı 208 (Ağustos 2018) en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Uyku hakkında edindiğimiz tüm bilgiler, zihinsel ve fiziksel sağlığımız için ne denli önemli olduğunun altını çiziyor. Uyuma-uyanma örüntümüz, insan biyolojisinde temel bir özellik; sonsuz bir gece gündüz çarkı içinde dönen gezegenimiz üzerindeki yaşama uyum sağlamanın bir yolu. 2017 Nobel Tıp Ödülü, 1980’ler ve 90’larda yaptıkları çalışmalar sonucu hücrelerimizde yer alan ve bizi güneşle senkronize hâlde tutma amacı güden moleküler saati tanımlayan üç bilimciye verildi. Yakın tarihli araştırmalar, bu sirkadiyen ritim bozulduğunda diyabet, kalp ve demans gibi hastalıklara yakalanma riskimizin arttığını gösteriyor.
Oysa yaşam tarzı ile güneş döngüsü arasındaki dengesizlik epidemik bir hâl almış durumda. Harvard Tıp Fakültesi Uyku ve Biliş Merkezi’nin müdürü Robert Stickgold, “Yetersiz uykunun olumsuz sonuçlarına dair dünya çapında bir teste tabi tutulmuş gibiyiz,” diye konuşuyor. Örneğin günümüzde ortalama bir Amerikalının 7 saati bulmayan gece uykusu, yüz yıl önceye kıyasla iki saat daha kısa. Nedeni ise büyük oranda elektrik kullanımının yaygınlaşması ve televizyon, bilgisayar ve akıllı telefonlar. İçinde yaşadığımız bol ışıklı huzursuz toplumda uykuyu genelde düşman olarak görüyor, bizi üretkenlik ve eğlenceden alıkoyan bir durum olarak algılıyoruz. Ampulün mucidi Thomas Edison da “uyku bir saçmalık, kötü bir alışkanlık,” demişti. Bir gün uyku olmaksızın yaşayacağımıza inanıyordu Edison.
Eğer her yerde hemen uykuya dalma yeteneğine sahip olmakla övünenlerdenseniz, böbürlenmeyi bırakın. Çünkü özellikle de yaşınız 40’ı bulmamışsa, yeterli uyku almadığınızı ortaya koyan bir işaret bu aslında.
Harvard Tıp Fakültesi Uyku ve Biliş Merkezi’nin müdürü Robert Stickgold, “Yetersiz uykunun olumsuz sonuçlarına dair dünya çapında bir teste tabi tutulmuş gibiyiz,” diye konuşuyor.
Kelebekler ancak yokoluşun kıyısında varolabiliyor. Narinlikleri de bu yüzden: Ne hayattayken erişebiliyoruz onlara, ne de ölüleriyle tatmin olabiliyoruz.
Başka bir insanın sesini duymak için bir kitaba tek bir bakış atmanız yeterli olur; belki de bin yıl önce ölüp gitmiş birinin sesidir bu. Okumak, zaman içinde yelken açmaktır.
“BAŞKA BİR İNSANIN SESİNİ DUYMAK İÇİN BİR KİTABA TEK BİR BAKIŞ ATMANIZ YETERLİ OLUR; BELKİ DE BİN YIL ÖNCE ÖLÜP GİTMİŞ BİRİNİN SESİDİR BU. OKUMAK, ZAMAN İÇİNDE YELKEN AÇMAKTIR.”
Binlerce yıl boyunca insanlar, zorbalık ve istismar gibi saldırgan antisosyal davranışları cezalandırmak ve ayıplamak için birlikte hareket etti. Trollerin erişilmez ve anonim olduğu sosyal medyada, en iyi niyetlerle yapılmış bireysel bir itiraz bile karşılıklı bir bağrışma yarışma dönüşebiliyor. Zorbaların karşısında topluca hareket etmek ise saldırganlığın önünü kesmede daha etkili olabilir.
MeToo, Time’s Up ve Black Lives Matter gibi hareketlerin yarattığı etkileri düşünün. Medya kuruluşlarını “yalan haberler” ve nefret söylemlerine karşı dikkatli olmaya zorlayan toplum baskısına bakın. İnsanların sosyal medyada iyi olanı nasıl el üstünde tutup, kötü olanı da nasıl cezalandırabileceğine dair mükemmel örnekler bunlar.
Florida’nın Parklan kentindeki Marjory Stoneman Douglas Lisesi’nde gerçekleşen katliamın ardından aktivist öğrenciler Twitter trollerine dikkat çekti ve onları susturdu. Neo-Nazilerin düzenlediği yürüyüşlerde azalma görüldü ve nefret söylemleriyle yayın yapan bazı internet siteleri kapatıldı -tüm bunlar, binlerce insanın onlara karşı çıkıp, “Yeter artık,” demesiyle mümkün oldu.
Evet, görünen o ki dünya giderek saldırganlaşıyor ama özümüzde saldırgan olduğumuz için değil bu; çağdaş dünyamızın gerektirdiği bu zor toplumsal görev adına tek ses olup ayağa kalkmadığımız için. Bu görev zorbalığa, istismara ve tacizlere karşı çıkmamızı ve olumlu sosyal tutum ve eylemleri teşvik etmemizi gerektiriyor. Hem yüz yüzeyken, hem de sosyal medyada bunların her ikisini de yapmalıyız.