Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

National Geographic Türkiye - Sayı 208 (Ağustos 2018)

National Geographic Türkiye

National Geographic Türkiye - Sayı 208 (Ağustos 2018) Gönderileri

National Geographic Türkiye - Sayı 208 (Ağustos 2018) kitaplarını, National Geographic Türkiye - Sayı 208 (Ağustos 2018) sözleri ve alıntılarını, National Geographic Türkiye - Sayı 208 (Ağustos 2018) yazarlarını, National Geographic Türkiye - Sayı 208 (Ağustos 2018) yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Ampulün mucidi Thomas Edison da “uyku bir saçmalık, kötü bir alışkanlık,” demişti. Bir gün uyku olmaksızın yaşayacağımıza inanıyordu Edison.
Sayfa 60
Harvard Tıp Fakültesi Uyku ve Biliş Merkezi’nin müdürü Robert Stickgold, “Yetersiz uykunun olumsuz sonuçlarına dair dünya çapında bir teste tabi tutulmuş gibiyiz,” diye konuşuyor.
Sayfa 55
Reklam
Yeterli uyumadığımızda beynin ilk aksayan bölümü, karar verme ve sorun çözme eylemlerinin beşiği olan prefrontal korteks oluyor. Az uyuyan kişiler daha sinirli, daha karamsar olup, daha mantıksız davranıyor. “Tüm bilişsel fonksiyonlar bir dereceye kadar uykusuzluktan etkileniyor,” diyor Wisconsin Uyku ve Bilinç Enstitüsü’nden nörobilimci Chiara Cirelli. Polis tarafından gözaltında tutulan uykusuz zanlıların, dinlenebilmek için tüm suçları kabullendiği kanıtlandı. Düzenli olarak altı saatten az uyku uyuyan herkesin depresyon, psikoz ve felç olasılığı artıyor. Uyku yetersizliği aynı zamanda obeziteyle de doğrudan ilişkili: Uyku yetersiz kalınca, mide ve diğer organlar daha çok miktarda açlık hormonu (ghrelin) salgılayarak ihtiyacımız olandan daha fazla yemek yememize yol açıyor. Bu durumlarda neden sonuç ilişkisi kurmak zor, çünkü insanları gerekli deneylere tabi tutamıyorsunuz. Ancak uykusuzluğun tüm bedene zarar verdiği çok açık. Sorunun çaresi ise, ne şekerleme yapmak ne de ilaç kullanmak. Sağlıklı bir biçimde dinlenen çalışanların nasıl daha verimli oldukları konusunda işyerlerine danışmanlık hizmeti sunan Sound Sleep Projesi’ni yöneten Johns Hopkins Üniversitesi uyku bilimcilerinden Jeffrey Ellenbogen, “Uyku bir bütün değil,” diye konuşuyor. “Maratondan çok dekatlona benziyor. Binlerce farklı şeyden oluşuyor. Uykuyu ilaçlar ve cihazlarla manipüle etmek çekici gelebilir ama henüz parçalarını yapay olarak değişikliğe uğratacak bilgiye sahip değiliz.”
Evrim, diğer canlılara olduğu gibi bize de zamanlaması esnek ve kolayca kesintiye uğrayabilen, bu nedenle daha önemli önceliklere kurban giden bir uyku vermiş. Beynin, uykunun her aşamasında işlemeyi sürdüren bir öncelik sistemi var ve acil bir durum olduğunda -örneğin çocuk ağlaması ya da yaklaşmakta olan bir saldırganın ayak sesleri- bizi uyandırıyor. Sorun şu ki eski dönemlerden kalma içsel uyandırma ikazımız, sınavdan önce heyecanlanma, mali endişeler ve araba alarmları gibi yaşamsal risk taşımayan durumlar yüzünden modern dünyada sürekli olarak tetikleniyor. Bizlere çalar saati ve sabit çalışma saatlerini kazandıran sanayi devriminden önce insomniyi dengelemek için geç kalkmak yetiyordu. Ama artık öyle değil. Eğer her yerde hemen uykuya dalma yeteneğine sahip olmakla övünenlerdenseniz, böbürlenmeyi bırakın. Çünkü özellikle de yaşınız 4O’ı bulmamışsa, yeterli uyku almadığınızı ortaya koyan bir işaret bu aslında.
Uyku hakkında edindiğimiz tüm bilgiler, zihinsel ve fiziksel sağlığımız için ne denli önemli olduğunun altını çiziyor. Uyuma-uyanma örüntümüz, insan biyolojisinde temel bir özellik; sonsuz bir gece gündüz çarkı içinde dönen gezegenimiz üzerindeki yaşama uyum sağlamanın bir yolu. 2017 Nobel Tıp Ödülü, 1980’ler ve 90’larda yaptıkları çalışmalar sonucu hücrelerimizde yer alan ve bizi güneşle senkronize hâlde tutma amacı güden moleküler saati tanımlayan üç bilimciye verildi. Yakın tarihli araştırmalar, bu sirkadiyen ritim bozulduğunda diyabet, kalp ve demans gibi hastalıklara yakalanma riskimizin arttığını gösteriyor. Oysa yaşam tarzı ile güneş döngüsü arasındaki dengesizlik epidemik bir hâl almış durumda. Harvard Tıp Fakültesi Uyku ve Biliş Merkezi’nin müdürü Robert Stickgold, “Yetersiz uykunun olumsuz sonuçlarına dair dünya çapında bir teste tabi tutulmuş gibiyiz,” diye konuşuyor. Örneğin günümüzde ortalama bir Amerikalının 7 saati bulmayan gece uykusu, yüz yıl önceye kıyasla iki saat daha kısa. Nedeni ise büyük oranda elektrik kullanımının yaygınlaşması ve televizyon, bilgisayar ve akıllı telefonlar. İçinde yaşadığımız bol ışıklı huzursuz toplumda uykuyu genelde düşman olarak görüyor, bizi üretkenlik ve eğlenceden alıkoyan bir durum olarak algılıyoruz. Ampulün mucidi Thomas Edison da “uyku bir saçmalık, kötü bir alışkanlık,” demişti. Bir gün uyku olmaksızın yaşayacağımıza inanıyordu Edison.
250 syf.
9/10 puan verdi
·
8 günde okudu
National Geographic Türkiye bilim, doğa, coğrafya ve teknoloji konularda derinlemesine bilgi kaynağı olan bir dergi. Üzerinde yaşadığımız bu harika Dünyamızı aydınlatmak ve korumak için bilim, keşif, eğitimden yararlanarak bize öyküler anlatıyor. Derginin 2018 Ağustos sayısının kapak konusu UYKU. Neden uyuyamıyoruz? Nasıl uyuruz? Bu sayıda, bizim
National Geographic Türkiye - Sayı 208 (Ağustos 2018)
National Geographic Türkiye - Sayı 208 (Ağustos 2018)National Geographic Türkiye · National Geographic · 201836 okunma
Reklam
KUŞTAN AL HABERİ - YAKLAŞAN DEPREMİ KUŞLARDAN ÖĞRENEBİLİR MİYİZ? Biliminsanları yaklaşan depremlere karşı yeni bir uyarı sistemine umut bağlamış: minik sırt çantaları takan kuşlar. Nedeni kesin olarak bilinemese de hayvanlar, deprem ve diğer afetlerden hemen önce olağandışı tepkiler veriyor. Almanya’daki Max Planck Kuşbilimi Enstitiisü’nde ekolojist ve National Geographic Society üyesi olan Martin Wikelski, kuş sürülerinin olağan rotalarının dışına çıkabildiğini ya da ansızın hareketlendiklerini söylüyor. Yürüttüğü Uluslararası Uzaydan Yararlanan Hayvan Araştırmaları İşbirliği (ICARUS) adlı uydu izleme projesinde, depremin yaklaşmakta olabileceğini gösteren işaretleri belirlemek için on binlerce kuş, yarasa ve başka canlının hareket modellerini izleyen -şapka dahil- hafif, elektronik markalardan yararlanıyor. Dünya genelinde gönüllülerin oluşturduğu bir ağ, canlıların hareketlerini ve diğer verileri izleyerek Uluslararası Uzay İstasyonu’na aktaracak cihazları hayvanlara yerleştirmeye başlamış. İstasyondaki Rus kozmonotlar yakında gerçekleşecek bir uzay yürüyüşünde ICARUS veri toplama donanımının kurulumunu yapacak. Wikelski, proje sonucunda “kanatların interneti” denebilecek bir afet uyarı ağı elde etmeyi umuyor.
MARS’A BÜZ TAKVİYESİ BUZDAN BİR EV, KIZIL GEZEGENE YERLEŞENLERİ RADYASYONDAN KORUYABİLİR Mars'a mı yerleşiyorsunuz? Bu radyasyonla işiniz zor. Ama aşağıdaki yaşam alanı, mekânın ışık almasını engellemeden zararlı kozmik ışınları süzmek için buzdan yararlanacak. Plan şu: Mars Buz Evi'nin parçaları gezegene inecek, dairesel olarak dizili hücreler şişerek Mars'ın kaynaklarından elde edilen suyla dolacak ve donunca da bir radyasyon kalkanı oluşturacak. Evler, büyütülebilir bir üs kurmak için birbirlerine bağlanabilecek. Bu proje NASA'nın 2019'da gerçekleştireceği MISSE-11 misyonunun bir parçası olacak. NASA, evin ne kadar dayanıklı olduğunu test etmek için onları Uluslararası Uzay İstasyonu'nun dış yüzeyine tutturacak,
Yeniden Uzuv Büyütmemizin İpuçları Semenderlerde mi Yatıyor? Uzuv ve organlarını onarabilen ve yeniden çıkarabilen bir canlı, Minnesota Üniversitesi’nden biliminsanlarının aynı şeyi insanların neden yapamadığını anlamalarına yardımcı oluyor. Soyu yüksek tehlike altında olan Meksika semenderi (aksolotl) insanlarla glial hücre denen bir hücre tipini paylaşıyor. Bir Meksika semenderi omuriliğini incitirse glial hücreler işe koyulup sinir zedelenmesini onarıyor ve hasarı gideriyor. Aynı hücreler insanlarda, sinir yollarının yeniden oluşmasını önleyen yara dokusunu oluşturmak için çalışıyor. Araştırmacılar, Meksika semenderlerinin uzuvlarını yeniden çıkarabilmelerini sağlayan süreci kavramanın günün birinde bizlerin de bunu yapabilmesine yardımcı olacağını umuyor.
UYKU RAPORU 2014 tarihli bir araştırma, Türkiye'deki insomni sıklığının, dünyanın geri kalanıyla benzerlik gösterdiğini ortaya koydu. 4 bin 758 katılımcı üzerinde yapılan araştırmaya göre Türkiye'de insomni oranı yüzde 12,2'yi buluyor. Cinsiyet ve yaş belirleyici faktörler olarak öne çıkıyor (yaşlılar ve kadınlarda daha sık görülüyor). Sosyoekonomik durum da belirleyici: Düzenli maaş alanlarda insomniye daha az rastlanırken işsizler, dar gelirliler, düzenli ödemesi olanlar ve ev kadınları geceleri daha az uyuyabiliyor.
43 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.