Bu kitabın hazırlanışında, her şeyden evvel, insan tecessüsünün daha çok toplandığı deneysel konuları incelemek fikri vardır; nazariyelerin tek yönlü savunmalarına, birbirleriyle olan didişmelerine fazla yer vermekten kaçındım. Ortada, süratle yeniden yayılan ve geniş tatbikat alanlarına girmekte olan bir gerçek vardır. Gerçeğin incelenmesi için, her şeyden önce, bu yönde çabalar gösterip fiili davranışlar gereklidir. Fikri, daha doğrusu nazari alanda kalmak belki fiili davranışlar için hareket noktası ve metot verirse de, bunlar esas olan aksiyonun ortaya çıkmasına ket vururlar. Fiziki bir deneyde, olayların düzenli ve birbirleriyle sebep-sonuç bağlarıyla ilgili olanları bir araya gelerek, daha üstün tertipte kanunlar ortaya çıkar.
İşte ayni noktadan hareket ederek, her zihnin kendine has düşünüş ve kudretiyle yapacağı deneyler ve bulacağı genel açıklamalar, bizce daha makbuldür.