Nazizmden Kaçanlar ve Atatürk'ün Vizyonu

Arnold Reisman

En Eski Nazizmden Kaçanlar ve Atatürk'ün Vizyonu Gönderileri

En Eski Nazizmden Kaçanlar ve Atatürk'ün Vizyonu kitaplarını, en eski Nazizmden Kaçanlar ve Atatürk'ün Vizyonu sözleri ve alıntılarını, en eski Nazizmden Kaçanlar ve Atatürk'ün Vizyonu yazarlarını, en eski Nazizmden Kaçanlar ve Atatürk'ün Vizyonu yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
619 syf.
10/10 puan verdi
·
14 günde okudu
“ Nazizmden Kaçanlar ve Atatürk’ün vizyonu” kitabı gidecek yeri olmayan bilim insanlarına kimsenin kapılarını açmadığı bir zamanda hiç beklemedikleri bir ülkenin çağrısına verdikleri cevap ile yaşadıklarını anlatıyor. II. Dünya savaşı sırasında da bu kriz anlarından biri yaşanıyordu. Bütün Avrupa’yı ele geçirmeye çalışan Hitler, üstün ırk olduğuna
Nazizmden Kaçanlar ve Atatürk'ün Vizyonu
Nazizmden Kaçanlar ve Atatürk'ün VizyonuArnold Reisman · Türkiye İş Bankası Yayınları · 201110 okunma
Atatürkün Vizyon Farkı
Cumhuriyetçi Türkiye'nin kurucularının Türk toplumunu modernleştirme ve Batılılaştırma vizyonuna, ülkede üniversitelerin kurulup geliştirilmesinden daha çok hizmet eden bir başka eylem olmadı. Hiç kuşku yok ki, bunun Türkiye'de yüksek öğrenime etkisi, göçmen profesörlerin bireysel katkılarının toplamından çok daha büyük oldu. Hiçbir siyasa, ülkenin eğitim reformlarına, Nazi zulmüne uğrayan Alman, Avusturyalı ve daha sonra Almanca konuşan Çek intelligent siyasına yapılan davetlerden daha çok hizmet etmedi. Başka hiçbir ülke, kendi amaç ve hedeflerine ulaşmayı kolaylaştırmak üzere, başka yerde gözden çıkarılmış bu entelektüel sermayeyi kurtarmaya yönelik bir ulusal politika geliştirmedi.
Reklam
Nazi Etkisinden Kaçma Serüveni
Göçmenlerin Türkiye'ye gelişinin zamanlaması ne kadar rastlantisalsa, gönüllü, bazı örneklerde de zorunlu ayrılıkları da öyleydi. Atatürk'ün vizyonunun, onu yaratma ve hayata geçirmeye dair detaylı projesinin halefleri için bir model olarak tesis edilmesinin bütünüyle tamamlanmasından önce, 1938'de ölmesi herkes için talihsizlikti. Ve, 1940'ların sonuna gelindiğinde, sürdürülebilir sıçrama açısından can alıcı nitelikteki eğitimli Türk kadroları nihayet oluşturulmuş ve üç yüzü aşkın göçmen aile gitmiş durumdaydı. Türkiye gibi, ABD'nin de, doğrudan veya dolaylı olarak, 1933 civarından başla yarak, Nazilerin dayattığı bu entelektüel göçünden yararlanan başlıca ülkelerden biri olduğunu belirtmek gerekiyor. Gelgelelim, gözden kaçırılan birçok ipucu vardı. Amerika'nın kendi büyükelçileri de dahil olmak üzere birçok kaynaktan gelen bilgilere karşın harekete geçilmedi. Başkan Franklin Delano Roosevelt kayıtsızdı. ABD hükümeti açısından bürokratik engeller her yerdeydi, tıpkı yaygın antisemitizm, cinsiyetçilik, yaş ayrımcılığı ve Amerikan araştırma ve/veya vakıf üniversitelerinin mali güçlükleri gibi. Yine de, Einstein Nazilerin iktidara gelmesinden bir ay önce, Aralık 1932'de Almanya'dan kaçmamış olsaydı, Manhattan Projesi başlatıldığı tarihte başlatılamazdı, atom bombası üretildiği tarihte üretilemezdi ve Japonya teslim olduğu tarihte teslim olmazdı.
Göçmen Profesörler
Göçmen profesörlerden bazılarının ev sahibi kültüre uyum sağlayarak dilini öğrenip orada kalmalarına ve 60'larda katkı yapmayı sürdürmelerine karşın, diğerleri sözleşmeleri dolup da farklı fırsatlar çıkar çıkmaz, 30'larda ve 40'lar da başka yerlere göç ettiler.
Sürecin Gelişmesi
... 1932'de Türk eğitim reformuyla ilgili bir rapor hazırlamak üzere Türkiye'ye davet edilen pedagoji profesörü Albert Malche'nin iyi bir dostuydu. Malche, Tschulok'la irtibattaydı. Almanya'da bazı bilim insanlarına yönelik eziyetler halihazırda başlamıştı. Öyle görünüyor ki, Albert Malche bu çifte fırsatı gördü ve
Bir Zamanlar Saygınlığımız
1933'ten itibaren II. Dünya Savaşı boyunca yine bir devlet siyasası meselesine dönüşen emsali izleyen Türkiye, seçilen isimlere davet gönderdi. Bu davetler, Avusturya, Almanya, Çekoslavakya ve Fransa'dan kaçan entelektüeller ve profesyonellere sığınacak bir liman sağlamıştı. Hepsi en yakın aile fertlerini getirebildi; birçoklarına asistanlarıyla ailelerini getirme izni bile verildi. Bir ABD veya Birleşik Krallık vizesi almayı başaranlardan bazıları bile, Batı'da işsiz kalma veya mevkilerinden aşağıda bir göreve getirilme ihtimaline karşı, Türkiye'de kendi uzmanlıkları dahilinde bir akademik mevkiye getirilmenin kesinliğini tercih ettiler. Cerrah Rudolf Nissen, ABD'ye gitmek üzere yola çıkmışken, Türkiye'deki iş teklifini bildiren bir telgraf alınca yolunu değiştirdi. Öte yandan, iddialara göre Albert Einstein, son daki kada Princeton Enstitüsü'nden bir iş teklifi alıncaya değin Türkiye seçeneğini açık tutmuştu.
Reklam
36 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.